Değerlendirilmeyen Yetenekler.


2000lerin ilk on yıllık dilimi de öyle böyle geldi ve geçiyor.. Bu yıllar içinde Galatasaray, biri altı haftalık geçici görevli Cevat Güler olmak üzere tam dokuz hocayla çalıştı, dört başkan gördü.
Bunları basitçe ayırayım dedim, 2000-2002 arası Lucescu dönemini ayrı tuttum, o kadroyu 90lardan saydım.
Fatih Terim-Hagi zamanları pek başarılı dönemler değildi. Terim zamanında çok topçu geldi, gitti, çok hatalar yapıldı, Galatasaray -bildiğim kadarıyla- daha önce hiç 13. olmamıştı. Hagi'nin dönemi ise daha iyiydi elbette. Concecaio gibi, Saidou gibi, Song gibi, Tomas gibi iyi hatırladığım, Necati gibi an azından iyi hatırlamak istediğim topçular o dönem geldi. Franck Ribery isminde bir futbolcu izledik, Fenerbahçe'yi 5 golle yendik, Türkiye Kupası'nı aldık.
Ardından gelen Alman Ekolü. Galatasatay'da her zaman bir Alman Ekolü vardı fakat 2005-2008 arası bu olay doruğa çıktı. Gerets'le ufaktan başladı ve Feldkamp-Skibbe yıllarında kulübün futbol kanadı iyice almanlaştı.
Bence baştan belliydi bu aşının tutmayacağı. Bu sezonlarda da şampiyonluk yaşadık ama yine de Galatasaray özlediğimiz 96-00 Galatasaray'ı olmadı hiç.
Bu yıllarda yardımcı antrenörler de Ümit Davala, Erdal Keser, Reinhard Stumpf gibi alman orjinli/ekolünü benimsemiş isimlerdi.
Bülent Hoca dönemini de buraya kattım çünkü Bülent Korkmaz'ın Michael Skibbe'den tek farkı Hasan Şaş ve Ümit Karan ısrarıydı.
Ve günümüz, Alman ekolünden Turuncu ekole, hatta özele indirgeyelim, Rijkaard felsefesine geçiş. İyi başladı. Fakat elbette uzun yıllar aynı mantaliteyle yönetilen takımın yeni düzene geçişi sancılı olacak.
* * *
Aklıma takılan isimler var bu yıllarda, gelen oynamayan, oynayıp verim alınamayan, verim alınmasına rağmen takıma ısınamayan, takıma ısınmasına rağmen gönderilen..
Muhammed Sarr'lardan, Klodian Duro'lardan Fatih Terim'in deneysel transferlerinden bahsetmek dahi istemiyorum burada, ki onlar başka yazıların konuları.
Feldkamp'ın da amacı belli olmayan transferleri oldu Gerets zamanında bir eski bir de yeni Okan gelmişti, şu gün yolda görsem tanımayacağım Ahmed Barusso geldi, manevi oğlusu Ismael Bouzid geldi. Carrusca geldi, iyiydi de, fakat sonra ısınamadı/sevmedi/sevilmedi, gitti. Üstüne üstlük bu takımdan Tolga Seyhan gibi bir adam ekmek yedi.
Ve de altyapıdan yetişip, sonra da kaybolup giden birçok isim var, Arda Turan-Uğur Uçar yaşlarında. Mülayim, Cafercan, Zafer gibi.
Ama bu isimlerden birine bir parantez açmak istiyorum.
Galatasaray'da Hakan Ünsal-Ergün Penbe ikilisinin misyonu tamamlandıktan sonra bir süre, Volkan Yaman'a kadar bir sol bek sıkıntısı oldu. Orhan Ak stoper bozmasıydı. Ve o günlerde Aydın Yılmaz'la beraber altyapıdan bir oyuncumuz a takıma çıktı, Ferhat Öztorun.
Ferhat sağlamdı, 17-18 yaşlarında bir futbolcu için çok güzel performanslar sergiliyordu, lakin bir maç oldu, ligin son maçlarından biri, şampiyonluk yolunda, yoldaki rakibimizle. 4-0 yenildik Fenerbahçe'ye ve Ferhat o maçta kötüydü. O denli ağır bir maçta Ferhat'ı oynatmak doğru mudur, yanlış mıdır tartışılası bir konu ama tartışılmayan bir gerçek var ki, Ferhat o maçtan sonra hızlı bir düşüşe geçti ve kayboldu. Daha sonra bir sezon kirada bir takımda oynadı, şimdi Trabzon'da.

* * *
Geçen sezon genç bir isim katıldı kadroya, gerçi çok genç değildi ama çocuk gibi suratı vardı, genç oyuncu havasındaydı hala. 1985 doğumlu Ferdi Elmas Türk futbolunda bugüne kadar rastlamadığım tarzda bir futbolcuydu. Wingerdı. Orta sahanın solunda oynamıyordu. Forvet üçlüsünün solu topçusuydu. Arda gibi düz hücum fubolcusu değil, Aydın gibi orta sahanın sağı/solu değildi. Harry Kewell'ın mevkidaşıydı. Yetenekliydi, yaratıcıydı. Kondüsyon eksikliğinin had safhada olduğu doğruydu, güçsüzdü. Ama üstüne düşülürse önemli bir futbolcu olurdu Ferdi'den. Üstelik bu sezonki 4-3-3 sisteminde, ileri üçlünün solu için biçilmiş kaftandı. Ama geçen sezon hiçbir maçta oynamadı, çoğu maçta kadroya giremedi. Böylelikle 23 yaşında bir futbolcunun bir yılı çalınmış oldu.

* * *
Tamamen kaybolmamış ama kaybedilme yolunda olan futbolcular da var, gözümüzün önünde.
Geçen sezon başında Alparslan Erdem ve Serkan Kurtuluş takıma katıldı. Performansları hiçbir zaman çok kişinin beklediği düzeyde olmadı ama bu düşük performanslar da maç eksiğinden kaynaklanıyordu. Önünde Hakan Balta ve Volkan Yaman olan Alparslan forma şansı bulamadı, Serkan ise geçen sezon boyu sorun yaşanan sağ bekte hiç düşünülmedi. Sabri'nin sakatlığında sağ bekte oynayan Linderoth da, Hasan Şaş da, Barış da uzun süreli sakatlıklar yaşadı. Ama Serkan hiç düşünmedi Skibbe amcam. Bu sezon da, ikisi de kadroya giremiyor yine. Volkan Yaman gönderildi, Alparslan 18'e giremiyor. Caner Erkin'in ilk onbirde oynadığı Galatasaray'da Volkan Yaman'ın takımdan gönderilmesi Alparslan Erdem'in 18e girememesi çok ilginç.

* * *
Ve son kaybedilme yolunda olan yetenekli gencimiz, Serdar Eylik. Ferdi gibi, left winger oynayan Serdar, Tobol maçından sonra kadroya giremedi. Üstelik görünüşe göre kondüsyon eksikliği de yoktu. Genç, yetenekli, zeki, yaratıcı ve güçlü bir futbolcunun kadroya girememesi de çok ilginç. İzlediğim Serdar'da büyük topçu olmak için gerekli her şey vardı.

0 [ YORUM YAZ ]: