Süper Lig'de Haftanın Panoraması

15. haftada Turkcell Süper Lig'de tam bir "Anadolu portresi" çizildi... Üstelik üç İstanbulluya karşı Anadolu akını söz konusuydu...


Beşiktaş, 7 maçtır süren seriye İnönü'de veda ederken tek tesellisi yenilmemiş olmaktı. Diyarbakırspor kalecisi Gökhan'ın muhteşem kurtarışları maça damga vurarken Beşiktaş'ın forvet hattı imdat çağrısı vermeye devam ediyordu...

Dikkat çekmek istediğim nokta ise, ligin en az gol yiyen takımına karşı maça çıkmama restiyle yalvar yakar maça çıkarılmış futbolcuların gol yemeden maçtan ayrılması ve liderlik yolunda büyük bir çelme takmış olmasıydı... Anadolu'nun birinci sorunu daha haftanın açılış maçında göze çarptı: PARA

Kasımpaşa - Sivasspor mücadelesinde dört gol oldu ancak ne hikmetse herkes bir tek penaltıyı konuştu... Verilen pozisyon penaltı mıdır değil midir orası FIFA kokartlı hakemimize kalmıştır... Bize analiz etmek düşer... Tam bir sıralama mücadelesi olan maçta Kasımpaşaspor'un kronik hastalığı nüksetti: Liderlik yolundakiler karşısında coşkun seller gibi oynamak bentleri yıkmak ancak gücü ve puanı denk takımlara karşı bocalamak... Sivasspor için söylenecek pek bir şey yok... Penaltı golü atıp 1 puanı kurtardılar... (Her ne kadar Mehmet Süda Südal'ın "Savcılar göreve!" çığrışı kadar ciddi olmasa bile... Hatta ve hatta "Futbolun içindeki ergenekona yenildik" sözü kadar ağır olmasa bile...) İki ekip de gülemedi ancak oyunuyla iç ısıtanlar mevcuttu: Agbetu, Yekta, Cenk; "Kasımpaşa neden alt sıralarda?" sorusunu sordurttu...

Bu maçtaki Anadolu sorunu ise KONSANTRASYONSUZLUK idi.

İkinci günün kapanış maçında Es-Es misafirine acımayıp 2-1 gibi bir skorla Fenerbahçe'yi evine gönderirken genç oyunculardan Adem Sarı'nın sert ve isabetli vuruş neticesinde kaydettiği golleri ancak ve ancak bitiş dakikalarında cevap buluyordu... Onu da bir forvet değil, müdafaacı Lugano kaydediyordu...

Fenerbahçe'de ilginç şeyler var sene başından beri... Herkes ilk haftalardaki galibiyet serisine sırtını dayamış, yatıyor! Böyle takım olur mu?

Birisi barlarda sabahlar, birisi ikide bir "Giderim haaa" der, birisi intihara kalkışır, öbürü birine pas atmaz, başkası öbüründen pas almaz vesaire vesaire... E hal böyleyken oturmuş, düzenli ve istikrarlı her takımdan mağlubiyet almak da kaçınılmaz olur... Eskişehirspor'a bakıyoruz, iki yıldır aynı hocayla; isabetli transferlerle, sakatlık talihsizliklerine rağmen, oturmuş bir kadroyla oynuyorlar... Er geç başarı onların yüzüne gülecek yeter ki sabırlı olsunlar...

Anadolu'da olmayan tek şeyi gördük bu maçta: İSTİKRAR

Liderin belli olduğu maça gidelim: Kayserispor - Bursaspor...

40 bin kişinin doldurduğu bir stat düşünün... Nasıl bir potansiyel değil mi? Sırf uğuldasalar bile rakibi sindirirler... Keza engin okyanuslar gibi coşan Bursaspor'u 3 - 0 gibi net bir skorla sindirmek de kolay değildi... Ariza Makukula'nın efsaneleşme yolunda giden oyunuyla ve taraftar desteğiyle bunu başardılar... Ve averajla liderliğe oturdular!

Peki Süper Lig'deki hangi Anadolu ekibinde 40 olmasa bile 20, 15 bin seyirciyi çekemeyecek potansiyel var? Bu deplasman maçına 2 bine yakın seyirci getirildi Bursa'dan... Seyirci her zaman için futbolun arkasındaki unsur olmuştur... Yerine göre coşturur yerine göre oyunu durdurur... Artık Süper Lig'in bu seyirci önemini kavraması ve kendi içinde ciddi bir eliminasyon yapması şarttır...

13 haftadır gol atamayan Sercan'lı forvet hattıyla Bursaspor imdat çağrısı veriyor... Hele hele Shin Rok gibi bir yıldızı değerlendiremeyip "kabız yabancılar"a kalan Bursa, bu tercihlerinin bedelini çok ağır ödeyecek gibi geliyor...

Lider Kayserispor'da ise Mehmet Eren, Hakan, (tabii) Makukula göze çarpan oyuncular oldu...

Anadolu'nun TARAFTAR POTANSİYELİ bariz gözleniyordu Kayseri Kadir Has Stadı'nda, liderin belirlendiği maçta...

Bir diğer 3-0'lık skor da Trabzon semalarındaydı... Ancak korktuğum gerçekleşti ve klişelikte çığır açan spor basınımız "Güneş"li manşetler atarak gönül güneşimizi söndürdü...

Trabzonspor klasik "hoca-değişince-galibiyet-gelir" kuralı gereği maçı farklı kazandı. Kimse şu sözü unutmasın: Bir çiçekle bahar gelmez! O yüzden teknik taktik bir değişiklik olabileceğini kabul etmiyorum ben yeni teknik direktörün ilk maçında...

Kalede üçüncü kalecinin olması, takımdan kovulan beş oyuncunun ikisinin as kadroda olması taktiksel değil, mental olaylardır. Motivasyondur.

Düşünün Trabzonspor'un ilk golünü Umut Bulut attı!

Ankaragücü'ne gelelim...

Takımda bölünme, yıpranma, lekelenme süreci başarıyla sürdürülüyor. Sene başında "Dünya'da şampiyon çıkartmayan tek ülke Türkiye, bu bir utanç" diyen İ. Melih Gökçek'in üç başkent ekibinden ikisini küme düşüren ilk belediye başkanı olma süreci işliyor... Takımda sürekli bir personel ihracı, takım ayrımı - as tesiste çalışanlar/ alt yapı tesisinde çalışanlar - ve tabii teknik direktör belirsizliği sürüyor... Ama bir de itirafta bulunmak istiyorum, sadece benim değil üstelik konuştuğum futbolun içindeki menajer ve teknik direktör ağabeylerimin de görüşü üzre bin tane teknik direktörün Hikmet Karaman'a yapılan saygısızlığa rağmen Ankaragücü'nün kapısını aşındıracağı düşünülüyordu... Hala teknik direktör bulamadılar! Eh, ne diyelim; keser döner sap döner...

Anadolu'daki YALANCI BAHAR MÜJDESİ tüm çarpıklığıyla görülüyordu Trabzon Avni Aker Stadı'nda...

Gençerbirliği'nin durgun oynadığı Denizlispor karşılaşması Gençlerbirliği'nin 2-0'la maçı almasıyla sonuçlanırken, Denizlispor için "Düştü" desek yalan olmaz...

Gençler, Thomas Doll'un onlara öğretmeye çalıştığı oyunu oynama gayretinde, bir şeyler başarabilme ve parlayabilme çabasındalar... Herkes takdir etmeli... Doll'un taktik zekası da takdire şayan: Mustafa Pektemek ve Bilal Çubukçu şu ana kadar oyuna sonradan girip sürekli gol atmış isimler olarak dikkat çekiyorlar. Bu maçta da böyle oldu... Ayrıca Mustafa Pektemek'in 10 kişilik gol krallığı listesindeki tek Türk futbolcu olmasına da dikkat çekelim...

Denizlispor ise turistik seyahatlerine devam ediyor. Maçlarda bol bol zıplayıp bol bol koşup sağlık için spor yapıyorlar... Üzerlerinde bir ölü toprağı var, kim atacak ne olacak, şehirde konuşulduğu gibi düşüp de kurtulacak mı Denizlispor hiç bilemiyorum...

Ancak dikkat çekmek istediğim bir nokta var. Bir takım "çok bilmişler"in "Ay yok 8 olsun... Yok yok 9 olsun... Aaaa oldu mu on olsun..." diyerek görüş bildirdikleri yabancı kontenjanı iki ekibin ilk onbirinde ÜÇ oyuncuydu... Evet 3... Şimdi milliyetçi havanın lüzumu yok, "on bir Metin" diye manşet atılan günleri de biliyoruz ama Gençler'in böyle bir kadroyla ligde altıncı sırada olması, bir takım çok bilmişlerin hatalı olduğunu gösteriyor mu acaba?

Gaziantep ve Antalyaspor 1'er golle 1'er puanla sahadan ayrıldılar...

Gaziantep iyi para kaldırdığı transfer borsasını istediği gibi kullanamayıp kendi yarattığı tozda boğuluyor... Çıtayı o kadar yükselttiler ki, kendileri de istedikleri oyuncuları alamadılar! Şimdi de tatsız tutsuz bir kadroyla, sürekli bahane üreten Coucerio ile yola devam etmeye çalışıyorlar... Julio Sezar gibi orta kalibrede bir oyuncuları da olmasa ne yaparlar kendileri düşünsünler...

Antalyaspor hedeflediğinin üstüne çıkabildi. 21 puana yükselip 10. sıraya yerleşen Antalyaspor bende geçen yılın Eskişehirspor'u izlenimi uyandırıyor... Onlar da hedeflerini orta sıralar ve küme düşmemek olarak koyup mütevazi oyunlarıyla hedefe kavuşmuşlardı. Bu yıl ise üst sıraları zorlama hedefi koyarak girdikleri ligde 24 puanla 8. sıraya yerleştiler mesela... Yani neymiş; hedef ve vizyon her şeymiş!

Ali Zitouni'nin arada bir attığı goller ve Necati Ateş'in bal yapmayan arı görünümündeki haliyle forvet hattı çok rezil bir görüntü içinde Antalya'nın. Kalede ise "pembe panter" Ömer var. Hayatında istikrardan eser olmayan ancak sürekli göz önünde olan ender futbolculardan... Antalyaspor işte böyle bir kadroyla başarı kovalıyor... Revizyon şart...

Anadolu'daki HATALI TRANSFER POLİTİKASI iki takım için de çarpıcı birer görüntü arz etti... Coucerio yanında oturttuğu Linz'in uyum sorununu bahane ededursun, bir takımın tek oyuncudan değil 11 kişiden oluştuğunu da unutsun...

Galatasaray'ın "liderliği gene tepçez, bi' daha verin gene teperiz" maçı olan İBB maçında 90+4'te gol yemesi ve liderliği tepmesi yıllarca konuşulacak bir hadise oldu. Her şeyden öte, maç boyunca bir gol atıp o gole yatmış olan bir kulübün hakemden niye şikayet ettiğini anlamak mümkün değil... Bir kornerle şampiyon olunmaz ki...

İBB'de Hasagiç efsaneleşti... Resmen efsaneleşti... Bir önceki haftaki Gaziantep maçında da 1-1'lik skorla koparıp alınan 1 puanlı maçta da devleşen Hasagiç sahalara müthiş bir geri dönüş hikayesi yazıyor olmalı...

Galatasaray'da ise çarpık kadrolaşma, 2004 yılındaki her şey yeniden mi tekrarlanıyor dedirtiyor. Elano'ya karşı tutulan tavır, yenilen gol sonrası objektif ve net oyunuyla göz dolduran Mustafa Sarp'ın bile isyan edip formayı yırtmasına kadar gitti... Galatasaray'ın bir an evvel toparlanması, silkinmesi şart... Yoksa değil liderlik, Avrupa bile hayal...

Gelelim, haftanın satırbaşlarına...

* Kaleciler

Hasagiç, Ömer, Serdar, Onur... Tek kelimeyle müthiş oyunlar çıkartıp takımlarının başarısında doğrudan rol oynadılar... Türk futbolunun kanayan mevkisi kalecilik bu sezon son iki haftadır çıkış yakalamış durumda... Artarak devamı dileğimizdir...

* Kayserispor

Zirve mücadelesinde son sıradan üstündeki tüm takımların puan kaybetmesiyle zirveye oturan Kayseri, rakiplerinden bir tek Galatasaray'a yenilmiş olarak dikkat çekiyor. Onda da Makukula kendi kalesine gol atmıştı zaten...

* Es-Es

Plan, program, hedef, vizyon... Ne ararsanız var. Tam bir takım oyunu. Piyade gibiler... Üstelik sadece çim üstündekiler de değil! Yönetimiyle, taraftarıyla, kadrosuyla bir bütün... Diğer Anadolululara örnek olması dileğiyle...

* Yabancı Akını

En golcü on oyuncunun içinde sekizinci sıradaki Mustafa Pektemek'i saymazsak herkesin yabancı olması... "Başarı için yabancı" saplantısının bizi "başarıya yabancı" hale getirmesi... Gençlerbirliği'nin genç ve yerli kadrosunun tüm ülkeye örnek teşkil etmesi ümidiyle...

Gelelim, haftanın on birine...

(Taktik formasyonu çizdiğim this11 sitesi açılmadığı için bu seferlik yazıyla geçiştirdim, kusura bakmayın)

Kale:

Hasagiç

Defans:

Sezgin Coşkun - İlhan Eker - El Saka - Celaleddin Koçak

Orta Saha:

Ali Zitonui - Mustafa Sarp - Gustavo Colman - Mehmet Eren

Forvet:

Adem Sarı - Ariza Makukula

0 [ YORUM YAZ ]: