Manisaspor Kokan Bir Maç

Galatasaray - Antalya maçı başında Necati'nin dili bir an boğazına kaçında eskileri yad ettim, gene bir Galatasaray maçıydı rakip Manisa, son dakikalar rakibin oyuncusu birden yığılıveriyordu onunkinin sebebi farklı; sıcağın da etkisiyle kalp damarındaki rahatsızlık nüksetmişti Meduna'da... Sonra futbolu bıraktı gözyaşları içinde...


Manisa'ya gelelim, o günlerde de ahde vefa gösterip oyuncusunun sözleşmesini iptal etmeyip alacaklarını ödemişti... Bugünlerde ise normal maçların beş katı bilet fiyatı biçen bir yönetim konuşuluyor o civarlarda... Hangi maçlara? İstanbul takımları ile olan maçlara...

Her fırsatta çıkıp söylerler, İstanbul takımlarını sevmiyoruz onlar kadar yer bulamıyoruz vesaireler vesaireler. Her fırsatta kariyerleri için biçtikleri en büyük noktanın ise bir İstanbul takımı olduğunu söylerler, bu ne yaman çelişki anne?

Maça dönelim, maçta bir kasap havası çaldı ki, sorma gitsin. Zaten Şifo Mehmet denince iki şey aklıma gelir biri jübilesi diğeri meşhuuur İsviçre maçındaki tekmesi. At da sahibine göre kişner, ama Sezar'ın hakkı Sezar'a, forvetsiz çıkan Galatasaray'dan yıllar önce gönderilen forvet Necati üst düzey konsantrasyonla maça çıktığını gösterdi...

Antalyaspor'da önce direkler çok iyi oynadı, sonra göze çarpan oyuncu ne gariptir ki Yalçın Ayhan'dı kendisini cam gibi sahada buza çarpıp belini kırmasıyla hatırlıyoruz, beşinci maçıydı sarı kırmızılı formayla. O günden sonraki dördüncü takımında şu anda... Bir önceki maçtaki fiyaskosunu dört takımdır aynen sürdürüyor demektir bu...

Sert defans sert hücum anlayışı karşısında bilekler kıldan ince iki adam geçen üçüncüye yaklaşamıyor nedense. Bunun adına da muhtemelen modern futbol deniliyor...

Güzel oyuncular geldi deniliyor nedense bizim gözümüze güzel gelenler yeniler değil, bu mahallenin çocukları oluyor. Emre Çolak her oynadığı maçta as takıma "göz kırpıyor" ama kör göze parmak sokulmuyor demek ki, forvetsiz çıkmak onunla olmaktan daha avantajlı sanırım. Neyse, Reykardımız yaptıysa vardır bir bildiği diyoruz son zamanların moda deyişiyle...

Etiketleme anlayışımız tam gaz sürüyor, oyuna Balili girince vurgulanan ilk şey "İsrailli" olması, Batak oyuna girseydi de Sırp Batak denecek miydi diye düşünürken gene bu toprakların çocuğu, Manisa çıkışlı, Caner golü atıyor...

Bütün yollar bu gece Manisa'ya mı çıkıyor, kaderin bir cilvesi mi bilmiyorum, biz böyle düşünedururken Mustafa Sarp mükemmel denecek derecede kötü oyununu sergilemeye devam ediyor her fırsatta övüp dururken dört fırsat birden kaçırdı, eskiden bir kez gider atar gelirdi, Osmanlı'nın Viyana kuşatmasına döndürmeye gerek yok ki maçı...

Gençler diyoruz, gençler. Uğur Uçar müthiş çalımlar attı döndüğünü gösterdi, ne zaman Uğur dense aklıma Ferhat gelir, kaderdaşı ama bir yere kadar, sonrasında Uğur kefeni yırtarken maalesef Ferhat sizlere ömür. Ferhat'ın Galatasaray'dan sonra gittiği takımsa Manisaspor'du... Evet artık çıldırmaya başladığımızı düşünürken Manisaspor'da "staj" yapmış olan Arda'nın da bir türlü maça ısınamaması, son dakikalardaki ortası direk auta gidince ayyuka çıkıyor...

O top auta çıkınca bahsi geçen "Evsahibi takım adına son atak" da bir türlü gelmiyor ve Sami Yen kapıları bu sezonluk Türkiye Kupasına kapanıyor... E, maç bu kadar Manisaspor kokunca kupayı da Manisa mı kaldıracak dedirtiyor...

0 [ YORUM YAZ ]: