Red Bull Kanatlandırır! 1-2


Boğa güreşleriyle ünlü İspanya ülkesinin takımını ağırlarken yaşanabilecek en güzel olay, asıl boğanın bizde olduğunu gösterebilmekti, Keita da bunu hayli hayli yaptı. Galatasaray kanatları iyi kullandı bilhassa "red bull" iyi kullandı, attığı golde de aynı pozisyonu daha önce deneyen iki takımdaşına nazire yaparcasına havada asılı kalıp yaptığı kafa vuruşu takdire şayandı...

Futbolda nasıl bir "Ajax ekolü" varsa, ki bu ekolün tek istisnası da Baki Mercimek sanırım, artık Atletico ekolü de olmalı... Nasıl ki Ajax gençlerle nam saldıysa, Atletico da bir zamanların, bol o harfli, çok ünlü oyuncularıyla nam salma peşinde; ki bu oyun düzeniyle yapar da bunu. Bakınız, Rijkaard da denedi, yapamadı. E, bir Forlan'dan kaç Ayhan çıkar ki zaten?

Yetenek, hırsla birleşince ve şiddetli bir çarpışma sergileyince hep zarar görülüyor. Sahanın en iyilerinden birisi, şaşırtıcı bir şekilde, Caner idi. Şimdi bu kırmızı karttan sonra kimse malum takımı anıp da "içimizdeki İrlandalı" geyiği yapmasın; bize Fenerli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Beykozlu değil, hırslı ve genç oyuncular lazım gerisi boş...

Boş olan bir diğer şey ise, FIFA'nın uygulamaları. Değil üç, altı tane orta hakem koysan da art niyet olduktan sonra değil eliyle değil tüm parmaklarıyla topu kavrayan adamı gö-re-mez. Her fırsatta ülkemiz hakemlerine laf çarpan x takımlılar nedense konu Avrupa arenası olunca bakar - kör hale geliyor, ilginçtir. Ya hiçbirine laf söylemeyelim, ya da hepsini ezelim... Sonuç olarak bugünkü tablo yıllar önceki Şampiyonlar Ligi statüsünü değiştirten Galatasaray'ın başarısıdır esasında. "Yılan" ve "baş" ilişkisidir...

Bir de klişe tabirle "filler tepişir çimen ezilir" derler ya, aynen öyle oldu. "Red bull" kanatlandı uçamadı, Edirne semalarına çakılıp kaldı...

Suçlanacak insan hakemler değil tabii ki, Türkiye'de elli pozisyonu atamazsın son dakikada bir atarsın günü kurtarırsın, "büyük şef" Rijkaard mı paslanmış, yoksa bizim kabilede mi bir sorun var anlaşılamadı tam. Anlayacak vakit de olmadı zaten; Ayhan'ın geri paslarından Mehmet Topal'lın aksayan oyununa, Mustafa Sarp'ın bir tek oyundan çıkarken anlaşılan varlığından Elano'nun bal yapmayan arı görünümüne kadar her şey "battı" gözümüze, e büyüklerimiz de boşuna konuşmamış sakınan göze çöp batar diye, "kurtarıcı" diye oyunda bitime iki dakika kala iki hafta önce alınmış olan çocuğu sokarsan o çocuk Sami Yen için çöptür, kurbandır.

Hava alanında görüp maç için başarılar dilediği hoca maç sonrası kovulunca yerine cv bırakmaktan beis duymayan futbol "otoriteleri"nin ülkesinde, portakalların da çürümesi çok imkansız bir şey değildir pek tabii, sadece gözümüzde fazla büyütmüş olabiliriz, kabullenmesi çok zor değil.

0 [ YORUM YAZ ]: