Süper Lig'de Haftanın Panoraması

Turkcell Süper Lig'inin derbili haftası, liderin puan kaybetmesine rağmen ikinci üçüncü ve dördüncü sıradaki üç İstanbullunun birbirlerini kovalamasıyla gene Bursa'ya yarayan bir hafta oldu.




İBB

Süper Lig'de liderliğe oynayan takımlar ne kadar çoksa, İBB de o kadar çok puan topluyor. Çünkü nasıl bir konsantrasyonsa zirvedeki takımlara rahat rahat çelme takabiliyor... Gene aynı manzara oldu; dükkan kapatıp İstanbul'a gelen esnafından, öğrencisine, Olimpiyat Stadı'nın belki de ilk defa bu kadar kalabalık Anadolu maçında lideri iki golle evine uğurlamayı başardı Abdullah Avcı'nın öğrencileri... Yenemediği tek takım Galatasaray... Bu da bana Ankaraspor'u hatırlatıyor, mavi beyazlı takım Süper Lig'de bir tek Galatasaray'a karşı galip gelememişti... İster misiniz İBB'nin de sonu hükmen düşmek olsun?

Sessiz Tavşan

Denizli'nin tavşanı bir kez daha atağa kalktı; geçen yılki gibi aradan sıyrılma mücadelesinde, evinde ağırladığı Es-Es'e Rüştü'nün belalısı Ümit Karan'ın attığı iki golle 2-0 geri düşen Beşiktaş bu sezon beşinci kez 2-0 geri düştüğü maçı çevirirken, rahat bir nefes almayı başardı. Es-Es ise cesur oyununun bedelini ödedi diyebiliriz. Rıza Hoca yerine Ersun Yanal veya başka bir hoca olsa (istisnalar hariç) iki defans oyuncusu daha oyuna alıp 2-0 bilemediniz 2-1'e yatardı. Rıza Çalımbay ise daima açık oyunu tercih ediyor kırmızı siyahlı takımda... Geçmişinin aksine... Demek ki eldeki malzeme neyse, yemek de o kadar güzel oluyormuş...

Beşiktaş'ın ise bir golü tartışmalı, pasif ofsayt diyenler çoğunlukta lakin benim sorguladığım nokta ise o pozisyonda Beşiktaş yerine bir Anadolu takımı olsa hiç tereddüt edilmeden düdük çalınır, ofsayt verilirdi. Ama burası Türkiye... Kazanan haklıdır...

"Gol Yağmuru"

Klişe tabir oldu, farkındayım. Denizli, evindeki Kasımpaşa maçında büyük bir fırsat teperek 2-0 geri düştüğü maçı 3-2'ye getirmesine karşın 80. dakikada yediği golle 3-3'lük skorla sahadan ayrıldı. Bu hafta deplasmanda Belediyespor ile oynayacaklar, İBB muhtemelen takıma yapışan şike söylentileri nedeniyle daha fazla asılacaktır maça, işleri zor diyebiliriz...

Denizlispor'un kümede kalmak için bundan sonraki en az dört maçını kazanması gerekirken bu kadar lükse girmesi, şaşırtıcı. Sanırım kaderlerine güveniyorlar. Şimdiye kadar asla sorumsuzlukların bedelini ödemedikleri için, resmi bir düşme kararı olmadan düşeceklerine onlar da inanmıyorlar...

Kasımpaşa ise, 1. dakikasında gol bulduğu, 5. dakikasında üstünlüğü perçinlediği maçta işini zora soktu ama klasik Yılmaz Vural oyununa işaret ediyordu... Asla yılmayan, sürekli atak ve açık oynayan bir takım. Rakibi sürekli ısırıyor... Süper Lig'de şu ana dek oynadığı hiçbir maçta rakipleri rahat bir nefes alamamıştır.

Diyar Başka Diyarlara

Diyarbakırspor, Pektemek'ten yediği golü çeviremediği maçta 1-0 gibi şok edici bir skorla sahadan yenik ayrılırken, Baki'nin oyunu ilgi çekiciydi. Gençlerbirliği'nde ise kaleci Serdar iyi bir oyun sergiledi. Skorun kısır olması ise normaldi; gol arayan adam defanstan Baki'yse, takımın güvendiği tek forvet Bebbe ise üstelik kalecini de kadro dışı bırakmışsan... Taktik teknik diye diye küme düşersin maalesef...

Gençlerbirliği ise bir dönem peş peşe saçtığı puanları telafi etmek için ligin başındaki gibi koşan bir oyundan ziyade rölantiye alan bir oyun taktiği içinde... Thomas Doll ligi çözmüş diyebiliriz, başkanın ne isteidiğini biliyor; para kazanmak için başkanın isteklerini gerçekleştirmesi gerektiğini de anlamış. Başkan da puan istiyor. Oyun iyiymiş, kötüymüş... İşin aslı pek umrunda değil... Doll neden umursasın?

Diyarbakırspor için kötü günler... Rakiplerinin kazandığı her puancığa şike diyebilecekleri kadar saldırganlaştılar... Asıl çözmeleri gereken sorun içlerinde, bunu bir an önce görmeleri dileğiyle...

Julio Cesar

Julio Cesar, Antep'i sırtlıyor desek abesle iştigal olmaz. Gol sayısını 12'ye çıkardığı maçta ilk yarıyı 2-1 önde kapatan Antep, 90+4'te Cihan'a engel olamayınca Sivas karşısında iki puanını sahada bıraktı... Antep kalecisi Mahmut, müthiş bir form gösteriyor. Eğer aklı üç büyüklere gitmez ise, geleceğin milli kalecisi... Defansta ise Zurita ve Jorginho'nun uyumlu oyunu Mahmut'un işini kolaylaştırıyor diyebiliriz. Antep hem kalecisine destek çıkmalı hem de önündeki ikiliyi bozdurmamalı... Ki, hem Türkiye kazansın, hem de Antep...

Sivas üzerindeki bezginliği atmış bir imaj çizdi. Sanırım bu bezginliğin altın payını Muhsin Ertuğral olarak işaret ediyorlar, gerçi Türkiye'de klasiktir; teknik direktör değiştiren her takım iki hafta peş peşe puan kazanır... Bakalım Sivas'ın ara gazı nereye kadar?

Sivas'ta ise defans rakibi Antep'in tam tersi şekilde dağınık bir görüntü çiziyor. Kadro olarak sıkıntıları var... Bülent Uygun'u iyi(!) anıyorlardır... Düşerler mi? Bilinmez, başta da dedik ya; burası Türkiye...

Tita'ya Rağmen

Antep'in Julio'su varsa, Antalya'nın Tita'sı var... Bücür Brezilyalı o kadar çabalamasına rağmen forvetler pek bir şey beceremeyince Manisa'yla 0-0 berabere kaldı Güney ekibi... Manisa'da Isaac'e olan güven ne zamana kadar böyle sürecek, merak içinde bekliyorum keza takımın tek yabancısı oydu. Simpson gibi bir oyuncu oynasa maçı Manisa rahat alırdı gibi geliyor... Antalya'ya gelince, Türkiye Kupası'nda Galatasaray ile başlayan serisi bir süreliğine durmuş gibi. Forvet hattındaki sessizliğe rağmen kaleci Ömer'in canla başla oyunu tüm mevkidaşlarına örnek olacak cinsten...

Antalya ve Manisa için konuşmamız gerekirse; iki takım da bu sezonu boşa geçirmiş gibiler. Gelecek sezonu şimdiden planlamıyorlarsa, işleri çok zor... Ama planlıyorlardır, değil mi?

Siftah

Makukula'nın gol krallığında 20'ye dayandığı hafta Trabzon için de siftah haftası oldu; 2010'daki ilk yenilgi!

Kayseri'de takım ne kadar iyiyse, kaleci Souleymanou da o kadar iyi oynuyor. Şimdiye kadarki kötü oyununun (diğer takımlardaki) sırrı da burada belli oluyor... Souleymanou top kurtardıkça önündeki genç defans hattı da güven tazeliyor... Defans iyi oldukça forvet hattı da iyi oluyor... Makukula'nın sırrı da burada olmalı... Ne olursa olsun, Tolunay Kafkas sözünde durup takımı cidden bırakacaksa, yerine gelecek hocanın vizyonlu ve genç olması şart... Yoksa bu kadar dinamik bir takıma, ciddi manada yazık olacak...

Trabzonspor ise tamamen Şenol Güneş faktörüyle şahlandı diyebiliriz. Takımdaki dinamikleri ortaya çıkaran kurt hoca, kariyerinin en güzel aylarını yaşıyor. 2010'da dört ay boyunca mağlubiyet almaması yetmez mi? Kaleci Recep'e güvenmek şart, orta sahanın oyunu hep böyle kalacaksa Trabzon seneye şampiyonluğa oynar... Bir de Umut Bulut'un her an istop edebileceği ihtimaline karşılık orta kalibre bir forvet alınması durumunda bu hamsi tadından yenmez!

Popolu Derbi

Keita'nın oyunu, Arda'nın özverisi, Özer'in çıkışı... Hepsi bir kez daha gölgede kaldı ve biz Volkan'ın poposunu konuşurken bulduk kendimizi, şuursuzca... Üstelik bu maçla aynı gün oynanan 17 yaş altı maçında Kahramanmaraş kalecisi gol için tereddüt eden hakeme "Top çizgiyi geçti hocam" diyerek takımı aleyhine gol verilmesini sağladı... Takımı da bu fair play çerçevesinde bir puanı hak ederek cebe koydu...

Gelelim poposile... Azizsilin'den sonra böyle bir isim daha makul düştü sanırım... Maç içindeki orta ayar oyununu, şımarma sebebi olarak gören ve her sene maç sonunda yaptığı "Yanlış anlaşılıyorum" klişesini bir kez daha tekrarlayan Volkan Demirel'in bu rahatlığını milli takımda seyredemiyoruz nedense...

Maçta ise bir derbi klasiği yaşandı; oyundan çok şans faktörü önemliydi, ki Daum da bunun altını çizdi lakin Türk teknik direktörlere sataşması yakışmadı... Fenerbahçe'de herkes istim üzerinde sanırım. Herkes gideceğini gönderileceğini düşünüp olası performansların çok altında seyreyliyor... Azizsilin de burada ortaya çıkıyor muhtemelen...

Galatasaray ise ondan da kötü; kimsenin kimseyi taktığı yok, kimse istim üstünde değil herkes sırtındaki formaya göğsündeki armaya güvenip her yerde iş bulacağını sanıyor... Birileri onlara "ne kadar ekmek o kadar köfte" demeli... Yoksa, Avrupa yıllar boyunca hayal haline gelir bu düşüşle... Acı ama gerçek...

Haftanın "Şey"leri

.. takımı | İstanbul Büyükşehir Belediyespor

İstanbul'da herkesi dize getiren, zirve yarışındaki tüm takımların korkulu rüyası haline gelen Abdullah Avcı'nın öğrencileri, gerçekten çok büyük işler başarıyorlar. Özellikle şikenin gölgesinde çıktıkları maçta yapmaları gerekeni yaptılar ancak hala geçen yılki beş maçlık serileri akıllarda... Acaba?

... oyuncusu | Leo Franco

Bir kez daha kendisine güvenmeyenleri haklı çıkartan Franco'ya inat; haftanın oyuncusu Leo Franco. Bu kadar istediğini bilen ve onu elde etmek için çabalayan, kalmamak için bu kadar uğraşan başka yabancı görmedim... Vakt-i zamanında Noel için kırmızı kart gören oyuncular "sorumsuz" adledilirken, Leo'ya ne diyeceğimizi bilemiyorum cidden...

... balonu | Diyarbakır

TFF'nin çabalarını boşa çıkartan Diyar, puan kayıplarını sürdürerek "size inat kendimiz düşeceğiz" dedi. Rahat maçta puan(lar)ı teperek ateş hattını daha da alevlendirdi...

... maçı | Beşiktaş 3 Eskişehirspor 2

Ümit Karan eski günlerini hatırlatan güzellikte bir gol atmasına karşın, Beşiktaş dinamik forvet hattı sayesinde maçı kazanırken geriye izlenmeye değer bir doksan dakika kaldı, İstanbul'un bir kaç kilometre ötesindeki "dünya(!) derbisi"ne inat!

0 [ YORUM YAZ ]: