'Göndereceksin ağbi bu Jo'yu'(!)




Rıdvan Dilmen, gençlik yıllarımın futbol idollerimden biriydi. Seyretmekten zevk aldığım, tribündeysem eğer, top ayağında olmadığı zaman bile gözümü diktiğim bir topçuydu. Futbol hayatının bu kadar erken bitmesine kendisinden daha fazla üzülmemiz mümkün değil, şüphesiz. Yine de Rıdvan Dilmen’i daha çok izleyememize az kahretmedik. Fenerbahçe’de teknik direktör olarak başarısızlığı da, ‘sahalarımızda görmek istemediğimiz manzaralardan biri’ydi.


Futbol yorumculuğuna gelince, sükûneti, yansız yorumu ve adalet duygusuyla, ama bir o kadar da mizahi bakışıyla öne çıktı.
Şahsen benim fırsat buldukça kaçırmak istemediğim çok az yorumcudan biri. Pazartesi akşamı NTV’de kimi sözlerine çok şaşırmışsam, bir sıradanlığı Rıdvan Dilmen’e yakıştırmamamla ilgili.
Hadise şu: Jo, Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye yenildiği maçtan sonra ‘sabaha kadar alem’ yapmış. “Göndereceksin ağbi bu Jo’yu”ymuş. “Manchester City aptal mıymış, bu Jo’yu Everton’a kiralanmış, Everton aptal mıymış bu adamı Galatasaray’a vermiş.”
‘100 Büyük Türk Futbol Mütefekkiri’nden biri gibi konuşuyor Rıdvan Hoca. Ezeli rakibine yenildiler ya, bütün topçular yas ilan edecek, evlerine kapanıp “Her yer karanlık” şarkısını söyleyecek, ağıtlar yakılacak, evleri bir taziye evi olacak, falan filan...
Enikonu her maç gibi 90 dakikalık bir oyunu savaş haline getiren bu jargonu, Rıdvan Dilmen’e hiç yakıştıramadım. Jo sanki, cephede arkadaşları ölen, bir kısmını ‘düşman’ın teslim aldığı bir savaşın çavuşu... Gece, ‘vur patlasın çal oynasın’a çıkmış. Sanırsınız barın kapısında sarı-kırmızı üniformalı yaralı askerler acılar içinde inlerken, Jo, içerde bir eli bir kızın belinde, öbür eli diğer kızın boynunda, üçüncü kız da ağzından aşağı tekila döküyor. Sabaha karşı cesetler ve kaşı gözü dağılmış erlere basarak, üstüne üstlük şehvet dolu kahkahalarla geçiyor. O derbiyi, herhangi bir 90 dakikadan fazla yapan, kulüp yöneticileri başta olmak üzere, medyanın bu sıradan, o hep bildiğimiz çığırtkanlığı değil mi?
Rıdvan Dilmen’in bu çığırtkanlıkta işi ne peki? Hani nerde o muzip dil, mizahi bakış, eğlenceli tavır?
Yorumcu Rıdvan Dilmen, bütün bir futbolcu geçmişini ezerek, bize vaaz ediyor: Galatasaraylı bir futbolcu, Fenerbahçe’ye yenildiği bir maçtan sonra, haftanın tek tatil günü bile olsa eğlenemez!İnsan sevdiğinin ‘kötü’ sözlerini hatırlamaz. Algıda seçicilik belki de!
Ama şimdi yorumcu Rıdvan Dilmen’in bu hamasetinden sonra, filmi geriye sarıp, hakemin gözünden kaçan pozisyonlar olup olmadığını düşünsem mi?
Hiç gerek yok!
Ben kendimce “Gördüğümü çaldım.”


Erkan Goloğlu'nun eline sağlık..


 Erkan Goloğlu bunları geçen hafta yazdı, bu hafta Ali samiyendeki maçtada protestoların yoğunluğu Jo'ya idi. Rıdvan nabza göre şerbeti çok iyi veriyor. Yüzde yüz futbolda maç sonu Galatasaray'ı şampiyonluk yolunda Bursasporun tek rakibi olarak gördüğünü söyleyerek bir hafta önce gaza getirdiği Galatasaray taraftarlarını gönlünü okşuyor. Jo zaten kiralık. Sanki tapulu malımız. Ayrıca uzun boyuna rağmen bilekleri çok seri ve hızlı. Kalmasında fayda var, böyle forvetler zor bulunur. Bence Türkiye'ye gelen gelmiş geçmiş en iyi santraforlardan da biri. Hakan Şükür'ün bileklerine daha hakim ve daha kötü kafa vuruşu yapan hali. Adam zaten gidecek, bunu bilen taraftarda hıncını ondan çıkartıyor. Menfaatleri yok çünkü, pof pof lamaya gerekte yok. Adama şunu sorarlar Lincoln'e neden onca sene sahip çıktınız? Popülist taraftar zihniyeti ile buraya kadar. Türk misafirperverliği. Tatlı rüyalar size..


Rıdvan Dilmen: Jo'yu kovun gitsin


0 [ YORUM YAZ ]: