Süper Lig'de Haftanın Panoraması



Turkcell Süper Lig'in 28. haftasında 18 tane golün bulunduğu 8 maç neticesinde, lider Bursaspor tartışmalı bir şekilde de olsa geri düştüğü maçı çevirirken Galatasaray dakika doksan artılarda deplasman fobisini hortlatarak çok kıymetli iki puanı Sivas'ın zeminlerine gömüyordu... Fenerbahçe ligde geç de olsa Kayseri karşısında ayarı tutturduğunu gösterirken, çok eksikli Beşiktaş garanti oyun yerine "tavşan"ı tercih edince deplasmanda Ankaragücü'yle yemişemiyordu...

Hakemlerin çok tartışıldığı bu hafta neticesinde bazı kulis iddialarına göre MHK başkanı Sarvan'ın görevden alınacağı dillerde gezinir oldu, ligimiz için doğrusu neyse o olmalı diye düşünüyorum, nacizane...

Büyükşehir Çalışıyor

Bursa'nın ardından Denizli'yi de üstelik ilk yarısını 1-0 geride kapattığı maçta üç gol birden bulup gayet net bir skorla geçen İBB geçen yıl da son beş maçı kazanmıştı, sanırım bir deja vu etkisi peşindeler... Denizlispor için ne desek boş, öne geçtiği maçta cesur bir oyun oynadılar ve kaybettiler. Bu saatten sonra PAF takımla çıkarlarsa gelecek seneye de yatırım yapmış olacaklar. Bence düşünmeliler... Tabi bay çantacı Ali İpek buna ne kadar müsaade eder, orası tam bir muamma!

İBB, Abdullah Avcı'nın ikinci yarı oyuna aldığı Tevfik - İbrahim ikilisiyle maçı çevirmeyi başarırken maç sonrası hedeflerini de birinci ağızdan dinledik: İlk beş! Sansasyonel belki, ama neden olmasın?

Denizlispor hala matematik olarak düşmüş sayılmıyor, oyuncular çabalıyor bir şeyler yapmaya çalışıyor, başlarındaki teknik direktör de (Hakan Kutlu) genç bir isim, güvenini kırmamak lazım... Ama bir deyim vardır; ne kadar ekmek o kadar köfte. Denizlispor alt yapısından son beş yılda kaç oyuncu çıkmış, bunu incelemek şart...

100 Hakemin 99'u...

"... penaltı verirdi, bu hakem vermemiş helal olsun" diyerek Rıdvan Dilmen'in yorumladığı pozisyonun öznesi olan maç, Ankara'nın en ücra tepesinde oynanan Ankaragücü - Beşiktaş maçıydı. Ankaragüçlü Vassel, bir dönem pek meşhur olan blogunda yazdığı "Alışamama sendromunu" aşmış gibi görünerek Arif Erdem'i kıskandıracak bir profesyonellikle kendisini yere doğru süzüyordu... Hakem devam diyor, Ankaragücü çıldırıyordu... Ankaragücü'nün iki golü de ofsayt gerekçesiyle verilemezken, Bursaspor'un kalecisinden daha az gol atmış forvet oyuncularıyla kurulu Beşiktaş forvet hattından da ses çıkmıyordu...

Ankaragücü, bir dönemki sallantıları atlatmış gibi; ancak hala kadro sıkıntılarını çözemediler. Kadro o kadar çok ki, uyum sorunu mecburen oluyor. Misal, bir Konate bir Meye kötü oyuncu değil ancak Lemerre'ye de hak vermek lazım, Vassel gibi bir "süper star" dururken kim takar çömez Konate'yi? Gelecek sene 100. yılını kutlayacak olan köklü camia, sanırım şimdiden hazırlıklara başlamıştır. Gidecek - gelecek listesi ellerde olmalı... Ve sanırım "her devrin adamı" Hürriyet ve Mehmet Çakır gibi oyuncular dururken, gerçek Ankaragüçlü Metin Akan gibiler takımdan revizyon başlığıyla uzaklaştırılacaktır... Yazık olacaktır...

Beşiktaş'ta Denizli, akıl almaz bir teknik direktörlük sergiliyor, maçtan sonra kehanetlerini sıralaması ise beni korkuttu; bu adam ne derse çıkıyor, bir bildiği olmasa konuşmaz... Beşiktaş süpriz peşinde ama o süprize kavuşuncaya kadar bu oyunla ellerinde taraftar kalırsa tabii... Tabii bir de maçtan sonra Bursaspor diye bağıran Ankaragüçlüleri federasyona şikayet eden bir anlayış varken, taraftarı ne kadar hak ettikleri de ayrı bir sual konusu...

Timsah

Timsah yürüyüşünü gene izlediğimiz maçta, tartışmalı bir penaltı golüyle Ivankov Bursa kariyerindeki sekizinci golüne imza atarken erken yediği golü de dengeliyordu... Ivankov gibi bir kaleciden bence milli takımlar bazında eğitmen sıfatıyla öğrenilecek çok şey olmalı, federasyon Bursaspor'u izliyorsa, Ivankov'u da iyi incelemeli derim ben.

Bursaspor ise, ilk altıya baktığımızda en atak oynayan ve oyunun adı "futbol"sa ve futbol'un şartları var ise, bu şartları en doğru yerine getiren takım olarak liderliği ak sütü gibi hak ediyor...
Ancak maçtan sonra da rakibin motivasyonunu sorgulayan demeçler vermek, ne yazık ki "sen de herkes gibisin" dedirtiyor, çıkıp topunu oynarsan kimsenin "motivasyonu" umrunda olmaz...

Rakipleri Antalya'ya gelecek olursak, orta halli bir kadro olarak ellerinden geleni yaptıklarını söylememiz lazım. Çoğu Anadolu takımından ayrılan bir yön olarak sessiz ve sakin bir taraftarı ve -deniz etkisinden midir nedir- sakin bir şehri var. Bunun avantajını iyi kullanıyorlar ama potansiyelleri bu değil...

Ankara Havası

Diyarbakır'ın cezası nedeniyle Ankara'da oynadığı maçta 1. dakikada sakar forvet Bebbe'nin attığı golle öne geçmesine, Jorginho iki golle karşılık veriyor ve Erman da 2 golün üstüne cila çekerek skoru belirliyordu...

Jorginho'nun performansı, şaşılacak bir durum değil, takip edenler bilirler sık sık dikkat çeken bir oyuncu olduğunu belirtiyordum, seneye de Antep'te kalırsa çok daha dikkat çekeceğine ve çok daha can yakacağına eminim...

Gaziantep geçen sezonu bir türlü yakalayamadı, işin aslı 4-3'lük meşhur Fener maçından beri hala eskiyi arıyor... Dilerim, bu yolda iyi kadrolara sahip olmanın da ekmeğini yemeği öğrenir...

Diyarbakır ise, cezasını çekerken puanlarını da saçmaya devam ediyor. İki puanlık bir fark var, rakibi de Sivas. Sanırım bu kaybettiklerini çok arayacak.

Güney'de Türk Ekolü

Sadece iki yabancıyla çıktığı maçta güçlü rakibine karşı dirençli bir oyun ortaya koyan Manisaspor hala Isaac'ten medet ummakta inat ederken en az gol atan Süper Lig takımı olarak dikkat çekiyor... Ve tabii, topladığı 11 beraberlik de cabası...

Gençlerbirliği ise atak bir oyun oynarken kontrolü de elden bırakmamanın ödülü olarak deplasmandan bir puanı alıp döndü diyebiliyoruz. Ancak eldeki kadronun git gide gerilemesi, yıllar önce Avrupa'da fırtınalar estiren Gençlerbirliği ekolünü anımsatmıyor değil... İki yıl evvel Mehmet Çakır'ı belediyeden tapu alabilmek için Ankaraspor'a verdiklerinden beri yaşadıkları kan kaybı, hesap edilemez bir boyuta geldi... Sanıyorum ki İlhan Cavcav da şike soruşturmalarını karıştırmak haricindeki zamanlarında takımının kadrosu konusunda bir şeyler düşünüyordur...

Manisaspor kümede kalmak için oynuyor, ki en doğrusu da bu. Lige yükselir yükselmez yaşadıkları hedef yanlışlığı nedeniyle az kalsın düşüyorlardı, şimdi garanti oyun peşindeler. Sanırım bu da gelecek güzel günlerin habercisi...

Es-Es & Paşa

Eskişehirspor, tarihinde ilk resmi maçını oynadığı "kardeş" rakibi Kasımpaşa'yı ağırladığı maçta kalesinde çok badire atlatıp iki golle maçtan galip ayrılırken, tribünler özlenen güzellikleri sergiledi...

Es-Es'te forvet hattı çok tutukken, Kasımpaşa orta sahası "error" vermeye devam ediyordu. Yılmaz Vural'ın çok direnç kattığı Kasımpaşa seneye ilk beşte İBB ve Kayseri gibi rakiplerle kapışacak gibi görünüyor...

Eskişehirspor yaptığı doğru ve isabetli transferlerin ödülünü alırken bilhassa Galatasaray orijinli Aydın ve Ümit Karan'ın takıma yaptığı katkı muazzam. İkinci gole imza atan Erkan Zengin de Beşiktaş apoletli bir isim... Rıza Çalımbay'ın oyuncu takip sistemi, iyi incelenmeli...

Kanarya'nın Kanatları

Kanat hücumlarını fazla izleyemediğimiz Fenerbahçe'nin Gökhan Gönül - Özer Hurmacı ikilisiyle kanatlardan Kayseri'yi yıktığı maçta futboldaki 15. yılını dolduran Alex'in ofsayttan attığı gole Lugano'nun golü de eşlik edince güzel oyun - güzel skor ikilisi dengeleniyordu ve Fenerbahçe hem alttaki rakipleriyle arayı açarken Bursa'ya da rahat olmaması için işaret yolluyordu.

Makukula - Cangele ikilisinin "büyük" rakipler karşısında yaşadığı bir tutukluk var, bu sanırım Guiza'nın stresli maçlarda gol bulamazken şampiyonluk matematiksel olarak imkansızlaşınca gol krallığında oynaması gibi bir durum. Kayseri güzel bir kadroya sahip, seneye Tolunay Hocada bırakınca yerine gelecek olan ismin, bu kadroyu kaldırabilecek bir isim olması lazım ve gündemde Fenerbahçe'deki görevini bırakacığı konuşulan Aykut Kocaman, ideal bir teknik patron olabilir...

Fenerbahçe lige asılmış durumda, ola ki Türkiye Kupası'nda bir kez daha makus talihlerine kaybederlerse, Galatasaray'ın düştüğü duruma düşmemek için çabalıyor olmalılar. Üç İstanbul takımı arasında en çalkantılı günler geçiren ekip olmasına karşın mücadelesi, takdire şayan...

Sivas Fobisi

Galatasaray geçen yıl Türkiye Kupası'nda elendiği rakibi yüzünden bu sefer de TSL'den oldu... Aykut Erçetin'in iyi bir performans gösterdiği maçta orta sahanın tutukluğu, rakibin de işine yaradı ve klasik "Aykut şanssızlığı" doksanıncı dakikada kendisi gösterdi...

Sarı kırmızılı takımda medya tamamen köstek durumda, "ağır toplar" olarak bilinen isimlerin anti Galatasaraylılığına bir de ırkçı medya mensupları eklenince, rakipler sadece 16 süper lig takımı olarak kalmadı... Öyle ya, Fenerbahçe'nin yapay şişirilmesini dengelemek için yapay yergiler de lazım, Türk medyasının besin kaynağı da bu değil midir ki?

Sivasspor güçlü(?) rakibinden bir puanı kopardı, altın değerinde bu puan, onları kümede tutabilir ama hala eski halinden uzak bir Sivas izliyoruz. Geçen yılki dirençlerini ve inançlarını kaybetmiş gibiler ve evet, sayın Fikret Ünsal'a ithafen "kız gibi oynuyorlar"...

Haftanın "Şey"leri

... takımı | Fenerbahçe

Her haliyle organize bir takım imajı çizen Fenerbahçe, kendisini çok da yormadan üç kıymetli puan alıp liderlik yarışını son haftaya kadar sürdüreceğini gösterdi...

... oyuncusu | İlker Avcıbay

Manisaspor küme düşmüyorsa, bunu kalecilerinin performansına da bağlamalılar, kritik maçta güçlü rakibine karşı yaptığı şık kurtarışlarla bir puanın mimarı olan İlker, seneye kendisini geliştirirse Manisa da çok daha yukarılarda olacaktır...



... maçı | Bursaspor 2 - Antalyaspor 1

Antalyaspor'un "otuz santim" tartışmasının gölgelediği bir şey varsa, o da inanan bir takımdır. Tabii Ertuğrul Sağlam'ın soyadına zıt duran talihsiz demecini de hesaba katmamamız lazım...

... balonu | Galatasaray

Bu kadroyla bir de Avrupa'ya gidilemezse, sanıyorum değil Seyrantepe, Nou Camp'ta maça çıkılsa gene değişecek pek bir şey olmaz...

0 [ YORUM YAZ ]: