Annem kısa süreli abla ziyaretinden geri döner.

uur: merhaba anne
annem: saçları kesmedin mi?
u: merhaba demiştim sanki?..
a: bende saçları sormuştum?
u: ufaklık nasıl?
a: saçlar?
u: kahvaltıda ne var?
a: yakın zamanda bir şey yok..

15 dakka sonra

uur: selamun aleyküm
berber ali: vay hayırsız, çoktandır yoktun?
u: (saçları göstererek) malum
b a: papaz gibi olmuşsun (gülüyor)
u: sende tarık mengüç'ü andırıyorsun (içimden)
b a: şaka yapıyorum alınmıyorsun hemi?
u: dükkanı değiştirmişin?
b a: çoktandır böyle


yarım saat sonra

annem: ohh bee, miss
uur: kahvaltıda ne var?
a: bak yüzün gözün açılmış, bu sıcakta boşuna eziyet çektin..
u: iyide ben eziyet felan çekmedim ki? (içimden)

işyeri

erol ust: vay bu kim? ( ironi yapıyor) valla yakışmış
uur: yok be abi?
e: insana benzemişsin..
u: daha önce neydim? (içimden)
[yarım saat sonra]
e: uğur
u: efendim
e: yakışmış be..
u: bana aynada hiç öle gelmiyor, aynada gördüğüm kim? (içimden)
e: o halin neydi öle?
u: o halimle mutluydum ben.. (içimden)
e: neden konuşmuyorsun..
u: konuşuyorum ya.. (içimden)

mike: perfect
uur: what?
m: small hair, for you good
u: are you sure?
m: yeah, course.
u: are you making for of me? (içimden)
m: now what?
u: but, why? (içimden)
m: summer
u: hımm..

yorgos: hey welll eeee good heee
uur: come off it!
y: it's was worth.
u: it's none of your business.. (içimden)
y: good good.. ( diretiyor)
u: may be
y: nice nice
u: yeah.. (kabullenme)



servis

arka koltuklar: uğur gelmedi bi arasak mı?
uur: burdayım ben
a k: aaa tanıyamadık ama hiç..
u: beni bekliyorsak sadece gidebiliriz..
a k: o bu değilde, kısa saç sana daha iyimiş ya.. bi dön bakiyim..
u: yeter..! (içimden)


 Öz güven diye bir şey kalmadı, aynada sistemin ortasına çekilmiş birini görüyorum. Herkes bu durumdan hoşnut. Duruma anlık tepkiler hep olumlu. Ama biri çıkıp ta canım saçlara yazık ettin demiyor. Efendi adam saçı kısa olur  yargısı. Efendiliği ve karakteri saçın boyutu ile özdeşleştiren yakınlarıma buradan kokulu öpücükler gönderiyorum (ve de ulusuma).. (içimden)