Benim Tarihi Pazarım 14.06.2010

Pazar günü diyordum sürekli içimden. Pazar günü diyordum, çünkü o gün tarihi bir gün olacaktı benim için.
Sadece benim için mi?
Hayır.
Belki de Türk futbolu için tarihi bir gün olacaktı.
Bursaspor şampiyon olamaması için hiçbir sebep kalmayacaktı.
Onları şampiyon yapabilmek bizim elimizde olacaktı
Pazar günü diyordum içimden ama o haftanın sonu bir türlü gelmiyordu ki.
Neyseki Cumayı bulmuştuk. Günün yarınında otobüsler kalkacaktı Mersin Tevfik Sırrı Gür Stadı'ndan
Evet benim tarihi Pazarımda başrollerden biri de yaşadığım şehrin takımı Mersin İdman Yurdu'ydu
Onlar da kalma düşme mücadelesinde Hacettepe'yle karşılaşacaklardı. Çok önemli bir maçtı 1 puan yetiyordu yetmesine de çok ama çok zor bir maç olacaktı.
50 otobüs ayarladıklarını söylemişlerdi Başkan Mersin İdman Yurdu yönetimi
Şeytanlar grubu benim tarihi pazarımda tarihi günler yaşatacaktı Ankara'da
Cebeci İnönü Stadı'nı zaptedeceklerdi.
Sevmezdim ben onları. Kendini beğenmiş bir taraftar grubuydu Kırmızı Şeytanlar.
Ama yine de beni çeken bir şeyler yok da değildi hani.
50 otobüs Cumartesi gecesi 00.00' da stat çevresinden kalkacaktı.
Ben ve arkadaşım 23.30 gibi stattaydık.
00:01 olmuştu.Tarihi pazarım başlamıştı. Birkaç otobüs geliyor aynı anda 1500 taraftar saldırıyordu. Biz de daha 48 otobüs var diye uslu uslu oturuyorduk orada bir yerde.
Hava çok güzeldi.
Bir şeyler olacağı belliydi.
Herkes bağırıyor. Tezahuratlar yapılıyor. Coşku tavan yapmış.
Saat 1 oldu 2 3 otobüs aldı götürdü taraftarı. Oradan otobüs buradan otobüs yetişemiyorduk. Nasıl olsa daha gelecek diyorduk hep. Herkes gidecek diyordu Reis. Geliyordu gelmesine ama maça, bağırmaya,seyretmeye değil tatile gidiyolardı sanki. Hatta gitarla giden bile vardı.
Hatta ve hatta bir otobüs gitti. Yaş ortalaması 70.
Saat 2 olmuştu kimisi yerlere yatıyor, kimisi birasını rakısını kurmuş yere otobüs bekliyorlardı.
Biz de bekliyorduk ama otobüs gelmiyordu. Telefonlar.. telefonlar...
Saat 3 oldu. Arkadaşım "s.kerim böyle işi ben gidiyorum" dedi ve gitti. Şimdi tek başımaydım. Otobüs gelmiyordu.
Saat 4, otobüs geliyor 40 kişi dalıyor ama o 40 kişiden biri ben değilim.
Korktum. Tarihi pazarım tarihi olmaktan çıkacak ve o gün sadece Anneler Günü olarak kalacaktı. Reis müjdeyi veriyor ve yaklaşık 200 kişi bu sefer otobüs değil minibüs bekliyorduk.
Saat 5 olmuştu. 25'erli grup olup, gelecek olan 8 dolmuşu beklemeye koyulduk.
Ve geldi. Bindik gidiyoruz. O kadar çok yorulmuşum ki koltukta ölüm götürülüyor gibiydi.
Kalktığımda Gölbaşı'ndaydık. Minibüste besteler, tezahuratlar, şarkılar...
Ama ben de sabit tezahurat Laylaylayla laaaaa ANKARAGÜCÜ. Aklım fikrim akşamki maçta aslında.
Cebeci İnönü Stadı'na geldik 2000 kişiyiz. Buca'dan gelenler... Karabük'ten gelenler... hepsi stadın önünde. Müthiş atmosfer... Her şey çok güzel. Şeytanlar bu atmosferi kendi stadında yaratamamış bir taraftar grubudur düşünün. Maça daha 2 saat var. O da ne! 300 bilet mi Hacettepe Mersin taraftarına 300 bilet ayırmış. Küfürler... tepkiler... Sövmeler.
Bu maça girmezsek katliam çıkar! Reis konuştu ; Ya hepimiz girecez ya da hiçbirimiz girmeyecek.
Başkan Ali Kahramanlı çözmüştü olayı herkes girecekti maça.
Ben habersiz geliyordum Ankara'ya. Sadece annemim haberi vardı. Abim, babam Ankara'daydı. Bütün sülale Ankara'da zaten. Onların hiçbirinin haberi yoktu. Hatta yola çıkmadan evvel onları arayıp 'Baba yarın Mersin'in maçı var abimle gidin izleyin' demiştim. Etrafa bakınıyordum. Babamı, abimi görürsem kaçayım diye. Stada çok yakın bir yerdeydi ev. Gelebilirlerdi. Neyse ki görmedim. Ama daha sonra öğrendim ki babam ve abim maçın ikinci yarısına gelmişler, gitmişler.
Stad çevresi artık boşalıyor, herkes biletini almış girmeyi başlıyor derken onlar da kim?
50'ye yakın Ankaragücü taraftarı bağırıyor."Hükümet düşer, enflasyon düşer İdmanyurdu babayı düşer" Şeytanlar da bu jeste karşılık veriyolardı tabi ki. Dedim ya yine de oturduğum şehrin takımı. Severdim. Atkılar değiştiriliyor, tezahuratlar yapılıyor, harika bir gün yaşıyordum. Bir yanda tuttuğum takım bir yanda ise Şehrimin takımı Mersin İdman Yurdu. Duygulanmıştım. 2000 kişi Ankaragücü diye bağırdıkça duygulanıyordum. Ama aklım hala akşamki maçtaydı. Bir de 50 kişiyi görünce...
Stada girdiğimizde, tribünlerde 5 takımın taraftarı vardı. Bucaspor, Karabükspor, Ankaragücü, Mersin İdman Yurdu ve Hacettepe. Güzel bir yer bulmuştum kendime. Maç başladı. Herkes bağırıyor ama benim bulunduğum bölüm biraz daha sakin. Arada bağırıyoruz.
Maç başladı. Hacettepe erken bir gol buldu. Sus pus...
2000 - 2500 aynı anda sustuk. Golün şoku biraz dinince yine bağırıyorduk.
Ama biz yine bağırmıyoruz. Reislerden biri maç boyunca bana baktı. Bağırmamı istiyor, bağırmadığımı görünce sövüyordu sanki.
Ben bağırmıyordum ama Şeytanlar kendi desibel rekorunu çoktan kırmıştı bile. Harikaydık. Hiç böyle bir şey beklemiyordum. Ankara'yı Cebeci'yi zaptedeceğiz demişlerdi. Zaptediyorlardı etmesine de hala gol yoktu. M.İ.Y küme düşüyordu eğer böyle biterse maç. Ama henüz ilk yarı bitmişti. İlk yarı bittiğinde beni bir telaş aldı. O telaş Mersin maçından dolayı mıydı sizce?
Hayır. Aklım gitmişti Ankaragücü - Fenerbahçe maçına bilet bulamam korkusu sarmıştı.
Hatta 2.yarıyı izlemeyip gitmeyi bile düşündüm. Düşünüyorum, düşünüyorum derken 2.yarı başlamıştı bile. Gol bekliyordum Mersin'den. "Bu taraftara yazık" cümlesini onlar için ilk defa söylüyordum kendi kendime. Beni etkilemişlerdi. İyi oynuyor, gol gelecek izlenimi veriyordu M.İ.Y
Birkaç pozisyon kaçırdıktan sonra gol geliyordu Tuna Kaya atıyordu. Şeytanlar coşmuştu. Ben de sevindim. Bu sonuç yetiyordu Mersin için. Şeytanlar devam ediyordu şovlarına. Ama benim aklımda artık sadece 20:00 vardı. Son dakikalara girildiğinde Hacettepe çok önemli fırsatlar kaçırıyordu. Ve son düdük... Mersin kümede kalıyordu.
Koşar adımlarla çıktım statdan. Öyle hızlı yürüyorum ki korkudan. Çok da yorgundum. Kurtuluş metrosuna daldım. Herkes yener miyiz lan. Kardeşlerimiz şampiyon olacak diye düşünürken ben bileti düşünüyordum.
Ulustaydım. Mahşeri kalabalık. Aha yandım...Saat 18.00 korkuyla gittim gişenin önüne. Anti-x'li olduğum için Maraton tribününden alacaktım bileti. Ama nerdee... Bilet kalmamış Maraton'da. Kapalı zaten biter. Saatli kale arkası tribününden alayım dedim. Ama nerdee ... orda da yok. Son çare Gecekondu...
Protesto ediyorlardı İ.Melih'i. Girmeyeceklerdi maça. Çünkü Türkiye'nin hiçbir stadında kale arkası 50 tl iken maraton 55 olmaz olamaz. Gecekondu düşmanıydılar çünkü. Ama bilmiyorlardı ki 50'yi veren adam 55'i de vereceğini!. Gişeye gittim ilk önce maratondan bilet var mı dedim. "Yok. Gecekondu var". dedi. Hayat durdu benim için o an çünkü bilet bulmuştum. Ankaragücü'mü seyredecektim. Etrafıma karaborsacılar dolandı. "Maraton bilet var 80 tl alır mısın?" Yok dedim. Öğrenciyim.
Ama neyse ki Gecekondu tarafından aldım bileti. Çok yorulmuştum. Hemen stada girip biraz soluklandım. Saat 19.00 oldu ve 24 saattir yemek yemiyordum. %100 at eti olan köftelerden yarım ekmek almıştım. Yedikten sonra bir yağmur... Ama nasıl yağmur... Ben Ankara'da böyle bir yağmur görmedim. Aralıksız 10 dk boyunca müthiş bir yağmur yağdı. Yer yer göletler oluştu çimde. Daha sonra maç saatinde yağmur dindi ve esintili bir havaya bıraktı yerini. Gecekondu da bağırmaya başladı. İ.Melih'e ve Cemal Aydın'a küfürlü besteler. Sinirler gergin. Anti-x formunda Tunalı, Sol Kapalı ve Sokak full. Her şey yolunda. Harika bir maç bekliyorum.Biz kazanacaz kardeşlerimiz şampiyon olacak diyordum.
Maç başlıyordu. Bu maç öncesinde yaşanılan karanlık şeyleri unutmuştum. Sadece Ankaragücü vardı benim için. Bağırıyordum, tezahurat yapıyordum. Ankaragücü'nü yaşıyordum. Ama o da ne "Genç Fenerbahçeliler Genç Fenerbahçeliler" Gecekondu bağırıyor. Dk 16 Bursa sesi yok Gecekondu'da. Hemen ayrıldım ordan. Başka bir yere oturdum. Anti-x'ten tepkiler... Diğer tribünlerden tepkiler. Neden böyleydi. İ.Melih yüzünden neden Fenerbahçe'ye destek vereceklerdi ki. Anlamamıştım. Çok üzüldüm. Unutayım maça vereyim kendimi derken Mehmet Topuz gol attı. 2 dakika kendime gelemedim. Ellerim yüzümde,ağlamaklı bir hal almıştı beni. Üstelik bu iki zıt kutup olmuş tribünleri de görünce moral bozukluğundan dolayı fazla da bir şey hatırlamıyorum. Ankaragücüm yenik durumdaydı. Umudum asla kesilmemişti. Golden sonra fena da oynamıyorduk hani. İlk yarı 1 0 bitti. Devre arasında Bursaspor'a da üzülüyordum haliyle.İkinci yarı atacaz diyordum içimden .
2. yarı başladı. Daha yarının başı Gol Guiza...
O anda kendimi tutamadım işte. Ne bağırmaya halim kalmıştı,ne de maça konsantrem. Tribünler gerildi iyice. Çok mutsuzdum.Neden böyle olmuştu. 3. gol geliyordu ama umrumda olmadı. Ankaragücüm için kötü bir gündü. Bursaspor için de. Ben inanıyordum onların şampiyon olacağına gerçi. 4 gün önce finalde Türkiye Kupası'nı yine kazanamayan ve aldığı son Türkiye Kupası'nı Mersin İdman Yurdu'nu yenerek alan Fenerbahçe bizi yenecekti. Bu yüzden de tarihi bir gündü 09.05.2010.
Maçın son 5 dakikasında bu sefer otobüs bileti bulacammı acaba diye düşünmeye başladım ama bu sefer telaş yapmadım. Aşti'ye sırılsıklam olmuş halde geldim. Her şey Ankaragücü için değerdi. Otobüse atladığımda, benim tarihi pazarım bitmiş oluyordu.

0 [ YORUM YAZ ]: