Ben küstüm avrupaya gidiyorum!

Merhaba, bayağıdır yorum girmiyoruz fdve.com'u takip eden ziyaretçileri zamanımızın azlığından ötürü yinede postsuz bırakmamaya gayret gösteriyoruz fakat bunu ne kadar başarabiliyoruz bilmiyorum. Bu yüzden sizlerden özür dilerim. Bu işi ya layığı ile yap yada yapma mantığı en doğrusu ama zamana bırakalım... Biraz o Rijkaard gönderildikten sonra küs olduğumuz Galatasaray hakkında bir deneme yazısı  ile ortamı ısıtalım bakalım.

Çok değil üç hafta önce Servet'i bizim işyerin de görmüştüm günlerden cuma. Neyse keyfi yerinde falan öğrendim ki o gün Karabük maçı var. Kız arkadaşının yanında kulaklıklarını takmış müzik dinliyor rahat tavırlar sergiliyor, neyse neden oynamıyor 1 saat sonra oynanacak maçta sakat mı diye düşünürken ntvmsnbc.com'a bakıyorum ki Rijkaard tarafından kadro dışı bırakılmış. Adam o gün ordan saat 8'e 5 kala ayrıldı. Maç ise 8'de başladı evet. Ve bu adam hala Galatasaray spor kulubünün futbolcusu iken Rijkaard ve Neskens ise total futbolu başka bir takıma empoze etmek için beklemeye geçeli 3 hafta oldu.

Sadece Servet değil tabi problem.  Alex Ferguson Manu'ya geldiğinde uzunca bir süre takım kupa kazanamamıştı. Biz adamlar 1 sene başarı sağlatamadılar diye şutluyoruz. Yerine ise önce taraftarın istediği Terim'i o da olmayınca sembol isim Hagi'yi getiriyoruz yani getiriyorlar. Çünkü taraftar aptal o zaman sular durulur. Haklılar elbette. Dün Manisa maçında takım yine rezalet ama Hagi'ye sahip çıkılıyor mesela. Doğrusu bu ama 6 maç daha böle gitsin Hagi'ye de istifa çekecekler. Sonu yok ki bunun. Bu hızlı hoca değiştirme ve transfer şampiyonu olmaya uğraşma yöntemleri yoktu Galatasaray'ın geleneğinde. Yapacağı ise şuydu, Rijkaard ve Neskens ile devam, yaşlı yıldızları gönder ve genç bir takım oluştur. Bir 5 sene başarı isteme. İsteme ya ne çıkar yani? Var mı cesaretin buna? Yok sen iş adamısın ve prestijini tehlikeye sokamazsın di mi?

Nihat Doğan gibi gireceğim ama  bakınn şurası çok önemli, Adnan bey 23 yaşındaki futbolcuyu taraftar çok seviyor diye takımdan onu ayrı tutup ekstra tolerans göstermesi, idmanlarda yanına gidip konuşması her abuk sabuk olayda ona destek çıkması gibi popülist davranışlar sergilemesi takımda takım olma ihtimalini ortadan kaldırdı, bitirdi.  En büyük rakibimiz Fenerbahçe diyerek güya dobra aslında diğer rakiplerini küçük gören ve endüstriyel futbolu savunan bir çizgi sergiledi ve sergiliyor. Ama ilk dört sırada anadolu kulupleri var ve son şampiyon Bursaspor iken. Adnan Sezgin gibi antipatik ve eski zihniyet bir yardımcısını hatır mahiyetine ve inadına ölece tutuyor. Anca beraber kanca beraber misali. Madem öle Rijkaard Galatasaray menfaati için gönderilebiliyorsa Sezgin'i bu kadar kredili yapan nedir?

Şu takım olamama hususunu biraz açmak istiyorum. Şimdi taa Skibbe döneminden başlayan hatta ve hatta 2000 lerden sonra bozulan desek daha doğru olur bir bütün olamama durumu var Floryada. Yabancı ve yerli asimilasyonu doğru bir tabir olur. Florya da artan milliyetçilik ve kutuplaşma takım olmayı engelliyor. Baroş golü attıktan sonra doğruca taraftara koşuyor mesela aynı şekilde Arda'da. Taraftar senin neyin? Taraftar sen başarılıyken yanındadır kendi zevki için gelir maça. Biz Galatasaray'ı destekliyoruz sen git takım arkadaşlarına koş. Sana pas verene yada ondan önce ona pas verene yada bir pozisyon önce savunmada kritik hamle yapan arkadaşına koş. Bu gol aynı zamanda senindir de. Şimdi düşününki ben Galatasaray futbol kulubünde oynayan bir topcuyum. Savunmada görev alıyorum. Rakip bastırıyor ben kritik müdahalelerde bulunuyorum hatada yapıyorum ama takımım adına savaşıyorum. Sonra uzun bi pas kale ağzında boş kaleye Kewell dokunuyor top ağlarda ve doğruca seyirciye koşuyor. Stad Heri kivıl heriii heri kivılll diye inliyor. eee ama ya ben??? Tamam seyirci bunu hep yapıyor ama futbolcu bunu yapmamalı. Bu ortam bir türlü olmayınca herkes kendini düşünüyor elbet.
Görüyorsunuz ki Barcelona, futbolcusu Xavi'nin gol sevincini 10 tane futbolcuyla beraber kutladığı için dünyanın en iyi takımı. En son ki Villareal maçında Messi ile Pedro efsanevi verkaçlarından sonra golü bulunca bütün futbolcular en az onlar kadar seviniyorlardı. Defansta ayrı bir grup seviniyor, ortasaha aralarında ayrı seviniyor. Hayır Arda'ya sesleniyorum inönü'de golü attın sonra reklam panolarına çıkıp elinle seyircileri gösterip jestini yaptın kimi tanıyorsun orda? Tamam bize hoş geldi ama diğer bütün vaktin futbolcu arkadaşların ile geçiyor ve de geçecek. Bi kere tribüne oynamak ne kadar etik? Ve en sert düşüşlerde bu gibi hızlı kaynaşımlar sonrası gerçekleşmiyor mu? Biraz ilgi kesilince eee ben küstüm avrupaya gidiyorum.. e güle güle...

P.s: Aşağıda paylaşacağım eskilerden bir kesit ile anlam ve önemi iyice pekiştirelim. Görelim artık doğru sandığımız hatalarımızı.. Futbol amatör ruhundan uzaklaştırılıp akabinde bir oyun olduğu da unutulunca iş vahim oluyor haliyle..

"Arda bizim kaptanımızdır.. Arda'yı bizden başka kimse cezalandıramaz. Arda'yı yargılamaya ve cezalandırmaya kimsenin gücü yetmez. Arda bize uzun yıllar hizmet edecektir"

Haldun Üstünel 
Eski Galatasaray Futbol Şube Sorumlusu

0 [ YORUM YAZ ]: