Beşiktaş 6'da 6 yaparak Trabzonspor gibi dişli bir rakibi evinde 2-0 gibi net bir skorla geçerken kaleci Hakan ve Ernst oyunlarıyla göz dolduruyordu. Ancak ev sahibinin de payını vermemiz gerekir: Umut gibi birini forvette iki yıldır tutarak sabırlarının ne kadar kuvvetli olduğunu bu maçtaki 6 net pozisyonu da harcamasından anlayabiliriz... Velhasıl, Trabzon oynadı, Hakan tuttu, Kartal attı diyebiliriz bu maça dair...

Bursaspor düşüşüne devam ederken, Thomas Doll ile şahlanan Gençlerbirliği, son üç sezonun acısını çıkartıyor ligde adeta... Malumunuz üç sezondur ha düştü ha düşecek denilen, geçen yıl Antalyaspor'un Ankaragücü'ne attığı golle dörtlü averaj haline gelen düşme potasında son anda yırtan Gençlerbirliği, 2-1'lik üstünlükle evine dönüyor ve haftanın bana göre en şaşırtıcı skorlarından birini alıyordu...

İBB, Antalyaspor karşısında 4. dakikada Herve Tum'un attığı golle bir süredir devam eden düşüşünü artık sonlandırdığını gösterdi ancak iki haftadır birer golle paçayı kurtarıyorlar, dikkat etmeleri şart... Keza Antalyaspor da iyi oynadı üstelik çok da atak futbol sergilediler ancak şanssızlık...

Kasımpaşa ise Yılmaz Vural'la yakaladığı ivmeyi sürdürürken, gene klasik Vural sendromu olarak nitelendireceğimiz "son periyotta gol yeme" hastalığına yakalandığını gösterdi. Son 8 dakikaya Ankaragücü karşısında 2-1 önde girmesine karşın taze Ankaragüçlü Meye'nin 89'da attığı golle sahadan 2-2 beraberlikle ayrıldı. Maça ise 60. dakikada oyundan alınınca pazubandını yere atıp panoları tekmeleyen Ceyhun damga vurdu... Daha önce Ankaraspor'da De Nigris'le aynı sorunu yaşadığı için Gökçekler tarafından kovulan Hikmet Karaman'ın suyu ısınıyor... Ancak burada suçu hocada aramaktansa kişisel kompleksleriyle takımı baltalayan oyuncularda aramak daha mantıklı sanki?

Gaziantep ilk deplasman galibiyetini üç farklı ismin bulduğu üç golle Manisa karşısında alırken Mesut Bakkal da maç sonunda iyi oynamadıklarını ve "bu kez" mağlubiyeti cidden hak ettiklerini kabul ettiğini belirtti...

Son iki haftada beş puan kaybeden Es-Es ise kendi evinde ağırladığı ligin kanayan yarası Denizlispor'u 2 golle evine uğurlarken Denizlili oyuncuların fiziken ve moralmen bitkinlikleri göze çarpıyordu. İki yıldır bir türlü düzenli bir oyun sergilemeyen Ümit Karan'ın bile kaleciyi çalımlayıp gol atması bunun net göstergesiyken, Mehmet Yılmaz beni şaşırtmaya devam ediyordu... Es-Es maçın başından sonuna kadar net bir üstünlükle oynarken Mehmet Yılmaz, Ragıp Başdağ ve İvesa'nın oyunculukları takdiri topladı...

Bir de takdiri toplayan isim Kayseri'den çıkıyordu. 4-2'lik galibiyette dört asist birden yapan Cangele'nin gölgesinde kalan sarı kırmızılı ekipte Gökhan Emreciksin de iki gol bularak parlıyordu... Sivasspor ise umut vaad etmemeye devam ediyordu... Mantıken de düşünürsek senin sattığın Herve Tum İBB'yi sırtlarken sen Zita'dan, Ersen'den bir şeyler bekliyorsun. Teknik - taktik hatalarla şimdi düşünme zamanın geliyor: Sen ne yaptın da bu hallere düştün arkadaş?

Haftanın maçında ise Diyarbakır üç sene önceyi tekrar etti... 2006 yılındaki maçta Diyarbakır gene erken bulduğu bir golle öne geçiyordu ancak Galatasaray 2-1 kazanmayı biliyordu. Bu maçta da öyle olurken, Kewell sahada parlıyor; yaptığı taktiksel değişikliklerle Rijkaard ve Neskeens de kulübenin yıldızları oluyordu. Arda ve Barış'ın sorumsuz oyunlarını Sabri'nin golü toparlıyordu... Peşpeşe iki maçta da(Dinamo Bükreş ve Diyarbakırspor) çok nefis goller izleten Galatasaray bu gidişle Avrupa çapında da gol düellosu yapabilir, güzellik konusunda...

Haftanın 11'ine gelecek olursak:

Kalede Hakan Arıkan'ı düşündüm. Zira kendisi Trabzon karşısında mükemmeli aşan bir oyun oynayarak galibiyette doğrudan pay sahibi oldu...

Defansta ise ortada Ankaragüçlü Brabec ve onun yanında Galatasaray'dan Servet. Sağda gene Galatasaray'dan Sabri ve solda Antep'ten Murat Ceylan...

Orta sahada sağ kanatta Gençlerbirliği'nin yükselen ismi Burhan'ı düşündüm zira kendisi iki yıldır çok güzel bir form grafiği tutturdu, keza Bursa karşısında ilk golün de asistini o yaptı... Ortada Eskişehirspor'dan Ragıp Başdağ ve sol kanatta da İBB'li Efe'yi seçtim...

Forvet arkasında ise yılların bir türlü eskitmeyeceği artık garantileşen Kewell...

Forvette ise Es-Es'li Mehmet Yılmaz ve Kayserispor'lu Cangele'yi tercih ettim...

Gelelim haftanın satırbaşlarına:

İşlerin iyi gideceği masalı, hâlâ yürürlükte sanırım ki taraftar kazan kaldırmadı henüz... "Şampiyon yap bizi cehennemde yak bizi" dedikleri Ahmet Gökçek, maçın bitiminde hiçbir açıklama yapmadan arabasına atlayıp stadı terkederken, haftalardır süregelen Hikmet Karaman çakallık yapıp sözleşmesine ağır şartlar koymuş pilavı gene ısıtılıyordu. Formalar farklı, özneler farklı ancak suçlular hep aynı: Teknik direktörler!

Eskiden asistçiler bu kadar göz önünde olmazdı. Zaman zaman "O bana pas atmıyor da şuna pas atıyor" tarzı tartışmalar olsa da, asistlerin çetelesi tutulmazdı. İyi ki artık tutuluyor. Yoksa skor basını Cangele'yi yerden yere vurabilirdi. Dört golün olduğu maçta gol atmayan ancak dört golün de pasını veren Cangele, bir anda yıldızlaştı. Keza bal yapamayan arı görünümündeki Arda Turan da Avrupa'da asist krallığında 2. sırada...

Antalyaspor düşerken son dakikalarda yediği goller çok konuşulmuştu, gene Yılmaz Vural, gene son dakika faciaları. Ancak adres İstanbul'un göbeği bu kez: Kasımpaşa! 11. haftadaki Eskişehirspor maçının ardından 12. haftada da üstün girdiği son dakikalarda iki puanı sahada bırakan Kasımpaşa'nın yükselişi iyi ancak bu durum, sonu Antalyaspor gibi olursa diye düşünülmeli bence...

İki yerli oyuncusu Hurşit ve Mustafa Pektemek'in attığı gollerle Anadolu'nun yükselen yıldızı Bursaspor'u mağlup eden Gençlerbirliği düze çıkma peşinde. Thomas Doll'un akıllı oyunu ve dürüst oyunculardan yana tercihi, ülke futbolu açısından son yılların en mantıklı takımı görüntüsü çiziyor. Eğer geçen yıl Antalyaspor Ankaraspor'a o golü atmasa Gençlerbirliği küme düşecek, muhtemelen Ankaraspor da küme düşürülünce bize de bir tek Ankaragücü'nü izlemek ve Ankara futbolunu ona odaklamak kalacaktı... İyi ki varsın Antalyaspor!