Bu hatamı telafi etmek için daha değişik bir tarz deniyorum bu hafta, umarım beğenirsiniz...

---

Ligin kımıl kımıl bölgesi, ateş topu... Hükmen düşen Ankaraspor'la fikren düşen Denizlispor'un ardından üçüncü bileti kimin alacağı tam bir muamma... "Yakar top" iki haftadır Manisaspor'un kucağında kalıyor ama o topun yakabileceği üç takım daha var ki bu takımlardan bir diğeri Sivasspor, klişe tabirle "altı puanlık" maçta tek golle Manisa'yı geçip dörtlü arasındaki yerini sağlama aldı... Golü ise Cihan Yılmaz atmış 61. dakikada...

Bir diğer düşücü Diyarbakır'ın ise, fikren düşmüş Denizli'den 2 gol birden yediği maç yüzünden sene sonu başı çok ağrıyabilir... Youla'nın gol atması ise Es-Es'e nazire olarak değerlendirilebilir pek tabii...

Gelelim bu dört silahşorun dördüncüsüne... Ankaragücü ikinci devre başladığından beri bir seriyi tutturdu; beraberlik. Öyle devam ediyor... Veysel'in iki gol birden attığı maçta Antalyaspor'a karşı iki gol birden bulup beraberliği "koparmayı" başardılar... Ligin en çok (10) beraberlik yaşayan takımı olarak iki sene öncesinin Ankaraspor'u gibi duruyorlar... E bir farkları da yok zaten Ankaraspor'dan...

Yılmaz Vural göreve geldiğinde Kasımpaşa ağlanacak haldeydi... Ama "kurt hoca" yüzyıllardır yapmaya çalışıp uğruna nice takımları küme düşürdüğü revizyonunu nihayet rayında koymuş gibi... Takır takır top oynayan takıma baktığımızda öyle ahım şahım oyuncular da yok hem maddi olarak hem kariyer olarak. Keza Cenk İşler gibi iki yıla yakın bir süredir işlemeyen bir demir görünümünde olan emektar oyuncudan gayet güzel faydalanması, "ikinci lig topçusu" denilen oyunculara özgüven aşılaması bile Türk futboluna iyi bir katkı... Kasımpaşa gelişirse, Türk futbolu gelişir diyebiliriz... Zira bu slogan bile Galatasaray - Kasımpaşa maçından önce Kasımpaşa sitesinin açılış sayfasındaki tahrik edici slogandan daha makul duruyor...

Ligdeki sıralaması böyle olan takımların sıralaması da averajı da değişmedi bu hafta... Zira bu dörtlü aralarında yaptıkları maçlardan golsüz beraberliklerle ayrıldılar. Es-Es evinde Gençler'e diş geçiremezken, "formda" Trabzonspor ise İBB'yi yenemeyerek sahadan 0-0'lık skorlarla ayrıldılar... Akıllar ise bir önceki hafta oğluna verdiği taktikle maç kazandırtan Umut Bulut'un annesine gitti... Aman diyeyim ileride lüzumsuz sloganlara vesile olabilir bu hatıra...

Futbol manasında ilk yarının son on beş dakikası ve ikinci yarının ilk otuz dakikası hariç pek bir şey izleyemediğimiz maçta gülen taraf maalesef dostluk olmadı... Gene gerginlikler, gene gereksiz stresler, gene oyuncuların karizması altında ezilen bir hakem triosu, gene lüzumsuz taşkınlıklar, gene aptalca bir maç; evet Türk futbolunu ilerletme amacı taşıyan üç takımın herhangi ikisinin oynadığı her maçta olan şey oldu. Adı derbi evet...

Sonradan oyuna girip iki gol atıp maç kazandıran Ozan İpek, gelecek yıl İstanbul'a gelmezse Türk futbolu kazanır. Gelirse sadece Bursaspor maddi manada kazanır... Attığı gollerle Fenerbahçe için çok kritik bir mağlubiyete imza atan Ozan'ın kalitesi ilk zamanlarından beri belliyken bu yıl bir hayli parladı, umarım şımarmaz... Fenerbahçe ise vasatları oynadı, özellikle kupada bir hayli şans faktörüyle geçtiği maçta Guiza'nın attığı gole duacı olan Fenerbahçe camiası bu maçta Guiza'yı ağlatmayı başardı, ne olursa olsun karşılarındakinin bir insan olduğunu unutmamaları gerekiyor. Maaşı sizin cebinizden çıkıyor diye bu yaptığınız reva mı?

---

Çok büyük bir süprize imza attılar, üstelik maç eksiğiyle üçüncü sıradalar olası bir galibiyette şampiyonlar ligi yoluna girecekler. Kendilerini bozmazlarsa çok güzel şeyler olur...

Fazla söze gerek yok, takipçilerini şaşırtmasa da ligi sallamayı başaran genç oyuncu kalitesini belli etti...

Diyarbakır kendi evinde kaybettiği bu üç puanı sene sonunda çok arayacak... Denizlispor'un son iki üç haftaki sonuçları ise beni korkutuyor: Gene mi kümede kalacaklar?

Çok büyütülen, aşırı önem yüklenen derbide gol sevinçleri bile birbirinin kopyasıydı... Gülen taraf Galatasaray oldu, üstelik bir sonraki gün yarıştaki iki rakibinden avantajı en az olanın kazanması da cabası...