Avrupa Yakası Derbisi

Bir günde iki derbiyi bir şehir kaldırır mı kaldırmaz mı, işin bu kısmı zor sorgulanır lakin, su götürmez bir gerçek var ki; kötüler er geç kaybediyor... Ezeli "rakip" Avrupa maçına giderken "önünde eğilmeyen bizden değildir" mottosuyla site girişi oluşturan, iş Galatasaray'a gelince üç yıl önceki maçı işaret edip "tarihe tanıklık edin" diye bağıran, kombinesinden pahalı maç bileti satan, üstelik utanmayıp misafirliğe geldiği stat için "gecekondu" yakıştırması yapan zihniyete az bile oldu...

Maça gelecek olursak, çok Avrupai bir maç oldu. Son yıllarda Sami Yen'de iki derbi, bir Avrupa maçı izlemiş biri olarak kesinlikle izlediğim en nefes kesici maç diyebilirim. Tam İspanya ligi maçından fırlamış anlar vardı bilhassa ilk yarıda. Sanırım Reykard artık ders almış, yavaş bir devrim yaratma peşine düşmüş, geç bile kaldı... Top bir o kalede, bir bu kalede gidip geldi; bunda orta sahalar için nasıl bir yorum getireceğiz bilemiyorum ya çok iyi çalıştılar ya da çok kötü, işin aslı odaklanamadım orta sahalara. Bilhassa Ayhan gibi dikkat dağıtıcı bir unsur varken...

Bir de, orta saha demişken, hakeme de gözümüz çarpmadı değil. Avantaj kuralını genelde ilkokulda çok fazla uygulardık biz öğrenciykene... Öğrenmenin de yaşı yoktur, gerçi adaşları buz hokeyi hakemliği yaparken bu arkadaşın futbolda inat etmesinin sebebini tam çözebilmiş değilim...

Kasımpaşa elinden geleni ardına koymadı, iyi de mücadele etti. Ancak bir sel karşısında en güçlü bina bile çok zor direnir, keza futbol da hayata benzer... Rakibiniz hem Avrupa'da hem de Türkiye'nin ikinci büyük kupasında elenmiş bir halde karşınıza çıkıyorsa işiniz bir hayli de zordur...

Daha zor olan şey ise, Galatasaray'ın kadro uyumu. Bakınız bu sorun bir iki takım hariç diğer TSL takımlarında yoktur... Galatasaray'ın sorunu; kalibre yetersizliği... Takımda Keita'ya fikren eşlik edebilecek pek kimse yok, ola ki Hagi - E. Belözoğlu ikilisi gibi bir sinerji yakalarlarsa Sabri ile iyi bir ikili olacaktır Keita lakin şimdilik yavaş yavaş takıma alışan Gio ve Jo ile bir şeyler yapmaya çabalamakta "kara inci", dengi dengine bir iki adam daha olsa... Misal Baroş vardı bir aralar, hala yaşamaktalar mıdır acep? Nasıl oluyor da bu takımda bir sakat bin hafta kayboluyor, başkalarının en uzun sakatlığı üç hafta sürerken üç yıl boyunca oynayamayanları da görüyoruz?

Sakatlık demişken, Sarbimizi anmamak olmaz, dönüşü böyle olduysa devamı da iyi gelir sanırım. Bilmiyorum. "Bizim çocuk" o ne de olsa, sağı solu belli olmaz...

Çocuk, demişken... Caner'e değinmemek de olmaz. Ne yaptığını anlayamıyorum. Bir çok iyi geliyor gözüme, bir çok kötü. Sanırım o da bunun farkında, kafasında oturtması gereken şeyler olmalı, yoksa kimse bu kadar dengesiz oynayamaz...

Bir paragraf da Arda'ya. "Büyük kaptan" olayları iyi hoş da, sınav kağıdında "risk budur" yazılıp boş kağıt verdirecek bir oyun sergilemesi gereksiz. Boş yere geriyor ortalığı... "Büyük kaptan" olmak için beş kişinin içine girip dördünü yere sermesine, koşup kaleye gidip doksana top çıkarmasına gerek yok, birisi bunu ona öğretmeli. Bu artık portakal akımı mı olur, greyfurt mu bilemem...

Cenk İşler, Galatasaray'ı; Galatasaray da Cenk İşler'i bir dönem o kadar çok istedi ki, şimdi bu ikilinin arası bir hayli limoni... Ceza sahası içinde pek bir etkisiz kaldı son haftaların gözde golcüsü... Göze geldi sanırsam...

Yekta ve Keller'in kaliteli oyunları vardı, Kasımpaşa zaman zaman hakeme yaslandı. Kim yaslanmaz ki?

Sami Yen'de taraftar vardı, futbol vardı, hava tam bir "futbol havası" idi. Fazla uyuyamadık zira Nevizade Geceleri söylenmedi bu kez. Söyler gibi yaptılar... Maçın dalgasına kaydı gitti arada, iyi de oldu.

Maç tipik bir derbi gibiydi, gerginlikler zaman zaman vardı, bir de kırmızı kart oldu. Bol gol izledik, kaliteliydi. O yüzden aynı yakada aynı gün oynanan bir diğer derbiye inat, "Avrupa yakası derbisi" bu oldu...

Maçtan geriye ise "Bir İhtimal Var O da Şampiyonluk mu Dersin?" pankartı ile "Yılmaz Vural takla atsana" tezahüratı kaldı...

Meraklısına not: Yılmaz Hoca takla atmadı...

0 [ YORUM YAZ ]: