Galatasaray önce Avrupa'ya, sonra Türkiye Kupası'na ve son olarak da lige veda etti; buraya kadar her şey "normal". Ama oyuncuların bu kadar boş olması, pek bir abes.
Jo, iniyor indiriyor bir şeyler yapmak için çabalıyor ama ne kendisine ayak uyduracak biri var ne yaptıklarını anlayabilen biri böyle de çelişkide. Keita bir dirsek vuruyor bir çalım atıyor. Hagi'nin biraz uzun boylusu esasen. Yıllar yılı "işte yeni Hagi" diye futbol keyfimizin orta yerinde büyük abdest gideren isimlere inat sessiz sedasız bir devrim yapıyor kanatlarda...
Arda ve Mehmet Topal bedenen olmasa da zihnen yurt dışına göçmüşler, ikinci Emre - Okan vakaları olacaklarına bir an evvel satılmaları takımın yararına olacaktır.
Aykut klasik "Aykut golleri" yedi gene, kaldı ki suç Aykut'ta değil takımın geri kalan on oyuncusunda...
Antalyaspor'u farklı bir şekilde değerlendireceğim... Tribündeki bir seyirciyi göstererek şikayet eden bir futbolcuyu ilk defa gördüm doğrusu... (Cantona'yı saymazsak ki onunki pek bir şikayet değildi) Auta giden toplara takım halinde itiraz etmeler, kornerlere itiraz etmeler, faullerde direk hakeme sarılmalar... Barış Özbek'in hakemin gelişini bekleyip enseye şaplak çekme hareketi kadar itici bir sürü hareket izledik bugün Sami Yen'de...
Yalçın Ayhan gösterdiği gereksiz adrenalini kendi kalesini vurarak ödedi. Antalya'nın kendi kalesine sık sık gol attığı aşikar daha bir yıl önce Korhan, Ankaraspor maçında atmıştı. Ondan sonra da atıldı diye hatırlıyorum. İlginç tabii...
Tam bunu düşünürken Korhan'ın yaptığı hata bir kontratak yaratmasın mı?
Tita'nın neden kötü olduğunu düşünürken şık bir vuruşla sezondaki ilk ve muhtemelen tek golünü atmasının akabinde, Necati - Veysel ikilisinin daha uyumlu olduğunu düşünürken de Veysel'in oyuna girip gol atması...
Ne kumaş tutturamayan transferler, ne sorumluluk alamayan Floryalılar... Bugünkü mağlubiyetin tek sorumlusu, itiraf ediyorum benim...
Ama bir de olumlu yanından bakın; artık Ömer, Ali Sami Yen'de çirkeflik yapamayacak...
Vedalar Vedalar
Cumartesi, Mayıs 08, 2010 — Alper — 2 [ YORUM YAZ ] — Etiketler: süper lig, türk futboluTürk Futbolunun Profesyonellik Fobisi
Cumartesi, Nisan 03, 2010 — Alper — 0 [ YORUM YAZ ] — Etiketler: brokoli, türk futboluÖdümüz kopuyor profesyonel anlayışa geçeceğiz diye. Çağ atlarız mazaallah!
Vakt-i zamanında bir dergi araştırmıştı; 18 Süper Lig takımının altısının web sitesi yoktu, kalan on ikinin de dördününki güncel değildi, üç sezon evvelki oyuncular hala kadroda görünüyordu... E zaten dört takım da "dört büyük", mecburen aktif olmak zorunda... Kaldı mı dört?
Bugün Türk futbolunda bir internet anlayışı varsa, o günkü o dört takım sayesindedir diyecektim ki, bir Süper Lig kulübünün "geçici" ibaresiyle yayına soktuğu güncellenme çabası içindeki web sayfasını görünce sözümü geri almak zorunda kaldım.
Korkuyoruz. İtiraf edelim bunu kendimize, bir takım çok ilerleyecek diye ödümüz kopuyor.
2000'li yıllarda Galatasaray'ın ilerleyişini durdurmak için Fenerbahçe medyası türetilmişti. Ha keza, sürekli bir anti Beşiktaşçılık oynayanlar da var... Ne için? "Güç dengesi", hani şu malum fıkradaki gibi; cehennemde başında zebani durmayan tek kazan Türklerin kazanıymış ya hani, geri ittirilmelerine gerek olmuyormuş yukarı çıkanı aşağıdakiler çekiyormuş... O hesap...
Bir takım ilerliyorsa, durdurulur. İki çalım atana üçüncüyü attırmıcan yeğen, zihniyeti budur. Üç klansman aşağıdaki Zonguldakspor'a maddi yardım eden Gaziantep başkanının, kendisiyle aynı ligdeki Kocaelispor'a, Rize'ye yardım etmeyişinin sebebi de tam olarak budur.
Ha, ama biz müstehakız diye bunu peşinen kabul edeceksek, daha da bir şey söylemeye gerek yok. Fenerbahçe Avrupa'da tur atlarken korkuyoruz aynı başarıyı Gençlerbirliği gösterince ayakta alkışlıyoruz, neden? Çünkü korkuyoruz. Gençlerbirliği sıklet olarak daha düşük duruyor üç İstanbulludan, o yüzden ayar tutmuyor. Ancak üç İstanbullu arasındaki ölecekse su vermem durumu da, göz korkutuyor...
Sonuç ortada; yedi gün yirmi dört saat etkili "koruma", mart ayı itibariyle Avrupa kupalarında sıfır takım, tek ölçüt Avrupa mı o da tartışılır muhakkak. Türkiye Kupası'nı ele alalım; yarı final itibariyle dört takımdan sadece birisi İstanbullu. Çeyrek'te ise, İBB hariç bir de Galatasaray vardı. Art niyetsiz olan kazandı, üç kağıt çevirmeyen kazandı, kuyu kazmayan ve Antalya kazandı.
Oyak reklamı gibi işte futbol, "iyiler her zaman kazanır", kaypak bir şekilde her golden sonra çıkıyor olsa da, ki futbol iyilerin her zaman gol atmadığı bir oyun olsa da, haklılık payı var. Siz deneyin, bugün yanılsanız da bir gün haklı çıkacaksınız...
Ayinesi İşse Kişinin, Ayini Şike midir?
Cuma, Mart 26, 2010 — Alper — 0 [ YORUM YAZ ] — Etiketler: brokoli, şike, türk futboluRüşveti dünya lügatına sokan ülke olarak zor değildi tahmin etmek, şikecilik konusunda pek bir çığır açabileceğimizi... İşin ilginç yanı herkesin bir anda Erdem'li davranması değil mi?
Elimde bir liste var, sanırsam çoğu kişi gördü o listeyi. Üç haneli rakamlara yakın sayıda maç incelemeye alınmış. İnceliyorum, şu malum soruşturmalarda adı geçen İBB - Gençlerbirliği maçı hariç bir tane Gençlerbirliği maçı yok. Ankaragücü'nün bir tane maçı var, o da tutuklanan Fatih Akyel'li Kasımpaşa maçı...
Arkadaşlar, pek bir sütten çıkma oldukları için soruşturmada süt'ten kesilmişler. Olan da garibim Ankara'ya olmuş. Bursa maçları takibe alınmış. U20 hariç bir tane bile Galatasaray maçı yok, Adana A2 takımının bile iki maçı da takipte. Doğru ya, ağaç yaş iken eğilir. Eğ'dir babam eğdir.
Bursa'nın İBB kadar maçı takipteyken, bir katakulli mi döndü, nedir, bir tek Belediyeliler soruşturuldu... Bursa "lider kontenjanından" serbest gezdi sanırım...
Doğu'dan milyon maç incelenmeye alınmış, ben de diyorum ki incelemeyin. Kocaaa Ö-Se-Ye-Me ÖSS'deki toplu kopyaları önleyemedi, kendine söven başkanları cezalandırmaktan aciz TFF mi toplu şikeyi engelleyecek? Komik...
Listedeki ilginç bir takım da Van Belediyespor, geçen yıl maçta çıkan olaylara rağmen maçı devam ettiren hakeme ceza gelmeyen takım, sessiz sedasız şike yaptı diye ceza alacakmışmışmış... Bekliyoruz efendim...
Ha bir de, nacizane, TFF'nin ana binası Ankara'da -yanılmıyorsam- biraz da caddelere çıksınlar; Türk Telekom'u cezaya boğmakla bitmez bu işler. Caddelere çıksınlar ve köprüleri geçsinler... "Megakent"e de bir ulaşsınlar...
Yani diyeceğim şudur ki, kısa ve öz konuş diyenler direk yazının sonuna bakıp "ne uzunmuş be aaabi" diyecek olanlar için buraya sakladım mevzuyu; "Ben ona kefilim" denilen adamlar şikeden içeri alınırken, kefaleti üstlenenlere neden dokunulmaz? Yılların Cavcav başkanına saygılarla, tez elden bırakmalı artık er meydanlarını; Cavit Çağlarlarla atışamaz hale geldi... Kendini de, Ankara'yı da fazla ele ayağa düşürmeden ayaktayken bırakmalı... Yoksa oturacağı tek yer Metris olur...
Bir görsel koymayı planlıyordum ancak kirli yüzlerden, kirli kalplerden o kadar sıkıldım ki; sadece futbol izlemek istiyorum, sadece izlemek ve sadece alkışlamak... Golü yiyeni ve atanı sadece dikdörtgen ölçütlerde değerlendirmek istiyorum... Bunu benim için çok görüyorsanız, doğmamış çocuklarım için yapın... Maçlarda üstüne yemin ettiğiniz, olmayan çocuklarınız için değil...