sivasspor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sivasspor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sivasspor-1-1-Galatasaray. [Analiz]}

Öncelikle Barış'tan başlamak istiyorum. Barış'ın bugün yaptığı ciddiyetsizliktir, amatörlüktür. Yaptığı yavşaklıktan başka bir şey değildir. Büyük takım oyuncusu bunları yapmayacak abi, savunacak bir şeyi yok Barış'ın. Üstelik bu ilk de değil.
-Takımda kimsenin içinde bir inanç olmaması çok kötü. Servet gibi, Hakan Balta gibi güven adamları her topu sektiriyor. İnanılır gibi değil. Takımda Mustafa Sarp gibi bir adam oynuyor. Mustafa Düz. Neden on kişiyle çıkmıyoruz ki dedirtiyor. Barış'ın kafası güzel, şuursuz şuursuz gezinip duruyor. Bile bile, göre göre gidip kendini attırıyor. Doksanıncı dakika, iki puan uçup gidiyor, oyuna girmeye hazırlanan kişi Gökhan Zan. 21 kişilik kadron varsa oyuna alacağın 22. adam. Aylardır ayağına top değmemiş. Daha önce Elano giriyor oyuna. Etkisiz Mustafa çıkıyor, etkisiz Elano giriyor. Bomboş bir değişiklik. İyi oynayan Keita'yı oyundan alıyorsun, hadi diyoruz, sinirlenmesin, kırmızı kart görmesin diye aldı. Ama maç boyunca üstüne oynanan Mehmet Topal ve sinirlerine hakim olmaktan aciz topçu Barış oyunda kalıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyoruz.
-Takımda herkese bir şuursuzluk hakim. Hakan Balta kulübeye alışmış, çimi yadırgıyor; keza Servet aynı şekilde, Emre oynuyordu ne güzel niye kaldırdın beni hoca diyor. Gio'nun ne kadar iyi top sürdüğünü, top sürerken ne güzel kendini yere bıraktığını; Keita'nın harika vücut çalımları attığını ve topu dağlara taşlara nişanladığını görüyoruz. Mustafa Sarp numaralı tribündeki x kişiden daha az kamera açısına giriyor. Ayhan ve Barış desek rakibe ve hakemlere laf yetiştirmekle meşgul. Takımın geneli böyle olunca iyi niyetli çabalar gösteren Mehmet Topal'ın, Lucas'ın, Aykut'un emeklerine çabalarına yazık oluyor.
-Aykut'a diyecek pek bir şey bulamıyorum. Şu takımdaki dört sene oynamasa öteki maçta her türlü oynayacak iki adamdan biri, Emre Aşık'la birlikte. Ve bugün diğer maçlarından farklı olarak şansı da yanındaydı, doksanıncı dakikaya kadar. Ama yine şanssızlık Aykut'un peşini bırakmadı. Ben Aykut gibi, Emre Aşık, Emre Güngör, Mehmet Topal gibi takımı için oynayan adamlardan yanayım. Hatta yeri geliyor, zaman zaman Leo Franco gibi, Elano gibi şuursuzlara kıl oluyorum. Emre Aşık 37 yaşında da olsa, 47 yaşında da olsa çıkıp aslanlar gibi topunu oynuyor. Elano milli takımda harikalar yaratırken bir bakıyoruz Galatasaray orta sahasında yokları oynuyor, boğazı ağrıyor oynamıyor, tırnağı bükülüyor oynamıyor, eli uf oluyor oynamıyor. E böyle olunca ben de sinir oluyorum böyle adama.
-Intertoto Kupası hala var olsaydı ona bile gidemezdik bu atmosferle. Herkese sarı-kırmızı günler, sevgiler.

Unutmadan: Sivasspor sanırım Amerikan Futbolu ya da Amerikan Güreşi müsabakalarını takip ediyor. Bilinçli olarak çok ve gereksiz sert oynuyor. Adamların üstüne oynuyor. Bugünkü hedefleri Mehmet Topal ve Keita'ydı. Mesut Bakkal'ı tebrik ediyorum, çalıştırdığı her takıma böyle çirkeflik aşılayabildiği için. Kendisi benim gözümde Mesut Bakkal değil Mesut Kasap'tır.

Pardon!.. Ben Şampiyon'a bakmıştım!


 Son haftalara kadar 6 takımın da amacı aynıydı. Hepsininde kendince sebebleri vardı kazanma arzusu adına ve 'benim daha çok kazanmam lazım' şevkleriyle beraber. Keza son düzlüğe de gelmiş bulunmaktayız. Biz nam-ı değer blog yazarlarına artık uzunca bir sürede malzeme yok. Olması muhtemel ve gerçekleşen transferler ve diğer seyrek anektodları yorumlamaktan başka. Biz gene şimdiki zamana gelip anımızı yaşayalım en iyisi, gelelim bugunkü müsabakalara anlayacağınız. Sadece Fenerbahçe için işler relax bugun, nitekim kimin ne olacağı belli değil. öle ya 3 takım şampiyon olabilecekken, 2 takım şampiyonlar ligine katılma mücadelesi verirken, gene 2 takımda uefa (avrupa ligi) için ter dökecek. Düşme hattında da 2 takımdan biri Bank Asyalara vuracak kendini. Kişisel yorumumca sıralama Beşiktaş, Sivasspor, Trabzonspor, Fenerbahçe, Galatasaray, Bursaspor olacağı ve düşen takımında Konyaspor olacağı inancındayım. Şunu bitirirken söylemek gerekirki sezon boyu süren bu yüksek adrenalin bize stres yüklesede, yinede güzel oldu bu değişkenlik göstermeye başlayan ligimiz. Her ne kadar gücümüz ecnevilere sökmesede hıncımızı birbirimizden fazlasıyla çıkardık. Hiç bitmeseydin Türkcellsüper lig...

Gene mi son viraj Denizli maçı tekerrürü, gene mi dram eyleyecek rabbim?

   Bir Galatasaray'lının en unutulmaz şampiyonluk aksiyonlarından biriydi  o seneki kazanılan. Başrollerde Denizlispor vardı. Ezeli/ebedi rakiple berabere kalıp bizi hem stresten öldüren hemde sevinçlere boğan o meşhur maç. (aynı reaksiyonları karşı tarafa da ters nüanslarla yapan maç aynı zamanda) O sene lider ile takipcisi arasında 2 puan vardı ve Denizlispor gene düşmemeye oynuyordu. Yani tekerrürlüğe herşey gene tıpatıp uyuyor. Bu sefer başrollerdeki esas oğlanlar değişik, en iyi yardımcı oyuncu rolünü Denizlispor kimseye kaptırmak niyetinde değil bu senede, o sene olduğu gibi. Galatasarayda figüran rolünde haliyle vizifesi icabı. Bu hafta ki belirleyiciliğinden sonra haftaya da bir başka senaryoya başrol eyleyecek. Ve bir unutulmaz maç daha yine  Denizlide tekrarlanır mı? ve akabinde bu coach Denizli'nin yüreğicağazına iner mi göreceğiz.(o sene Yusuf Şimşek'te Denizli'de oynuyordu. ve Fenerbahçenin  o haline çok üzüldüğünü sölemişti taa  o zamanlar...).. Bu arada bu sezon büyük bir heyecana sahne olan 4.lük yarışında  Fenerbahçe gene öne geçti.  Haftaya ki son durumu foto-finish hakemleride belirleyebilir. Bariyer dibinden belki Galatasaray alabilir elinden bu ünvanı, amma velakin alamasada 5. olarak uefaya gidiyor, bravo!!   

Son haftalara sarkan Şampiyonluk mücadelesi üzerine!

 
  Sürekli eleştirirdik. Neden bizim ligimizde son haftalara üç beş takım birden başa baş girmezler diye. Keza bütün ecnevi liglerinde kıyasıya bir mücadele olurdu. Şampiyonluklar son maçlarda netlik kazanırdı. Bizde ise en fazla iki takım olurdu finişe yaklaşırken, oda son beş hafta kala arayı açar  onbeş onaltı puan farkla şampiyon olurdu. Geçen yıllarda bu durum değişmeye başlamıştı. Son 4 yıl şampiyonluklar hep son haftalarda ya el değiştirdi yada kıyasıya yarış sürdü. Bu sefer ise ecnevilerde işler değişti. Bu sezon potaya bizde üç takım girerken,  İtalya, İngiltere, İspanya, Portekiz gibi futbol için önemli ülkelerde Şampiyonlar sezon bitmeden belli oldular. Bugün tamamlanan maçlardaki sonuçlara da bakıldığı zaman son üç haftaya Beşiktaş, Sivasspor ve Trabzonspor aldıkları galibiyetler ile birbirlerine yakın girdiler. Kısa kesecek olursak photo-finish bizde bir bağımlılık yaptı ve bu bizim hoşumuza gitmiyor değil... 

Derbiden arta kalanlar!


   İkide bir paronayası yine gerçekleşti. Bi ara son kaç maçtır aynı skor ile Fenerbahçe yeniyor Beşiktaşı  diye araştırma yapmaya yeltendim ki vazcaydım, epeydir diyerek genelleyeyim dedim. Sanırım 2-1 tılsımı ve ikide bir esprileri dillendirilecek gene. Aslında çoğu insanın kafasında Fener bu maça yatacak, Beşiktaş'ta kupada kasmayacak nidaları esiyordu. Şahsen benim kafamdan da geçmedi değil, en azından bu kadar asılmaz Fener diye düşünüyordum, nedeni ise Beşiktaş  tersi durumda daha da kinlenir artı motivasyon ile Fener'in bu denli hasret kalıp istediği kupada muzaffer olmak adına diye. Ama tebrikler Fenerbahçe'ye. Bizim büyükler böle işte. Anadolu ilk defa temenni ve sevgiden de ilersine sahip şu aralar, oda onlara esen rüzgar. Bu ihtilal bu sene daha önce olmadığı kadar sert esiyor. Çokta sevindirici bi durum bu. Canı gönülden Sivas Şampiyon olmalıdır. Bu ileriye dönük bir kalite deklerasyonu olarak düşünülmeli. Ben kendi takımımı feda ediyorum bu durumda. Bu fazla oldu toparlan cimbom yerin bura değil. Kısa lafın uzunu Şampiyon Sivasspor.  (Hazır anadolu ihtilali demişken aradan çıkartayım, bir temenni afbuyurursanız '' Bu sene süperlige çık artık Boluspor. Şimdi değilse ne zaman'')

DERBİ BİTTİ, ŞİMDİ BARCELONA SİVAS'A MI GİDECEK?


   Derbi kan revan. Rezillik diz boyunu çoktan geçti. Zaten oturaklıca düşünüldüğünde kim yenmeyi hakediyordu ki, bu maç için konuşmuyorum. İki takımında ''Türkiye'nin en tepesindeki iki takımından bahsediyoruz bide'' şu halleriyle, şu sıralamadan daha iyi bir durumu fizik kuralları bile istemiyordu. Maçta ki vatan millet sakarya hallerine gelince; sinirler gerilmiş ok! duygu patlaması yaşıyorsunuz ok! ligten koptunuz, şampiyonlar ligide hayal,prim yapamayacaksınız, bunlarda aklınıza geldi iyice gerildiniz futbolcular buda ok! peki siz milli takımda oynuyormusunuz yes! euro 2008 de yarı finalde biz sizleri birlik halde yan yana seyretmedik mi yes! peki biz sizi samimi ve kenetlenmiş bir şekilde milli takımda oynuyor görebilecekmiyiz artık no! milli takımda takım ayrımcılığı, gruplaşma yerine sizin milli takımda içten arkadaşlıklarınızı maalesef no! 
 Maç sonu  ise volkan yine bildiğimiz gibi.  Lise yılları akıllarına gelmiş milli oyuncular atta kalmamak adına ''ben sahada neysem dışarda da oyum'' ,  ''abi çekenler  bize ana avrat sövüyor'' gibi cahil  eğitimsiz laflar ağızlarından düşmüyor. Fiyakalı laf atmak elbette güzel ve etkileyici bir şeydir ( kimilerine göre)  fakat biraz sağına soluna bakıp irdeleyince lafların çoğunun boş, anlamsız ve yararsız olduğunu görürüz. Fakat eğitimli, eğitimsiz, zengin, fakir, cahil, profesör  milyonların günler haftalar öncesinden bu maçlara kafa yorduğunu ve bütün dikkatlerin kendilerinde olduğu bu futbolcu şahısları neden biraz kendilerini geliştirip sorumluluk almazlar. Milyonlara arkadaşlarını provoke ederler, suçlarlar, zor durumda bırakırlar. İnsanları dört ayaklılardan ayırt eden irade bu canım futbolcularda yok mu? Düşünceden eyleme dünüştürmek konusunda bu kadar hızlı reaksiyon göstereceklerine, biraz sağduyuyu örnek almalılar ya. Ya daha ne diyim yani. Şimdi gerçekten daha gerçek bir durum var, bir türlü kendimize inandıramıyorduk. Sivas şampiyon olur yada olmaz o ayrı konuda gerçek şu; abi Barcelona, ManU, Real Madrid  Liverpool... bunlar Sivas'ın yolunu tuttular bile!!!!