Doruk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doruk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Galatasaray-1-2-Antalyaspor. [Analiz?]

Ne demek gerek bilmiyorum bu maç için. Kötü oynadık ve yenildik işte. Bu kadar.
-Emre Aşık'ın futbolu bırakıyor olması üzücü. Gözümde çok büyük bir topçu idi. Hala da büyük bir adam gözümde.
-Neill gole mal olan ilk hatalarını da yapmış oldu böylece. Afiyet olsun biz taraftara.
-Jo denen adam hala maça çıkıyor ya bu takımda, işte ben buna üzülüyorum. Ama bir de şu var ki, Galatasary'ın forveti yok. Sezon başında Ümit ve Yaser gönderildi, sezon ortasında Nonda gönderildi, Baros'un zaten takımla alakası kalmamış maç ortasında stadı terk ediyor. Ama Galatasaray'ın böyle olmaması gerek. 'Defansif' denen çift forvetli Lucescu döneminde Arif ve Ümit oynuyordu, birisi düşerse Serkan hazırdı, hiçbiri olmazsa Murat Sözkesen ve Radu cepteydi. Keza geçen sezon Baros oynuyordu, zaman zaman Ümit oynuyordu, ikisi de olmazsa Nonda cepteydi. Bu sezon Galatasaray'ın hücum üçlüsünün ortasında Aydın'dan Caner'w görmediğimiz topçu kalmadı.
-Aldığım bir duyuma göre(gizemli bir şey falan değil, öyle haber) Elano kişisi sakatlığını bahane edip ülkesine dönmek istediğini söylemiş yönetime, yönetim hayır cevabını verince sevgili arkadaşımız da, o zaman idmana-maça çıkmıyorum şeklinde atar yapmış. Bu olayların üstüne Rijkaard kendisine izin vermiş. Alın size disiplin. Heheh. Umarım Brezilya'ya gider ve bir daha dönmez.
-Emre Çolak arkadaşımız maça iyi başladı ama devamını getiremedi. Fiziki gücü yetersiz elbette, yirmi iki yaş altı tüm Galatasaraylılar gibi. Ama çok severiz Emre'yi, ekstra yetenekli ve durduk yere skora katkı sağlayabilen bir eleman. Bir an önce kendisini bulmasını diler başarılarının devamını dilerim.
-Keita'nın frikikte Caner vursun derken ben vurucam diye ısrar etmesi bence çok yanlıştı. Son karar pazubandı takana ait olmalı diyorum ben. Üstelik de nihayetinde Keita uzaktan şutlar konusunda iyi değil, biliyoruz bunu, böyle tartışmalara gerek yok.

Geçen hafta maç yazısını atlamıştım özel sebeplerden dolayı*, ama şimdi atlamıyorum, bu maçtan nefret etmiş olmama rağmen. Artık ligden üçüncülükten başka bir şey beklemiyor olmamız şevkimi biraz kırdı elbet ama yok etemedi. Hala son düdük çalmadan maçtan kafamı çevirmiyorum, size de aynısını öneriyorum. Taraftar bugünlerde gerek. Sami Yen'deki durmadan hoo hoo diyip ıslık çalan adamlar umarım Türk Telekom Arena'da taraftar kimliğine bürünür.
Ve yine umarım ki Elano gibi, Jo gibi adamlar seneye bu formayı giyemez.

''Hayır, Her Şey Şimdi Başlıyor.''

İlk yarıda Thiago Motta atıldığında benim gibi Inter sempatizanı olan arkadaşım işte bitti dediğinde hayır dedim, ''Her şey şimdi başlıyor. Inter inandı.''

Inter gerçekten inandı, İtalyan Seddi'ni kurdu ve şimdi finalde. Kaleye şut çekmemiş olması bir şeyi değiştirmiyor. Finalin adı, Inter-München.

Galatasaray-0-0-Bursaspor. [Analiz]


  • Heheh. Ne Galatasaray Şampiyonlar Ligi'ne gider artık, ne Bursa şampiyon olur. Fener'e çalışırız böylece el birliğiyle.
  • Aykut ulan.. Bu takımın %60'ı Aykut'tur.
  • Orta sahamız çok silikti bugün. Mehmet Topal ve Elano çok uzaktı maçtan. Mehmet Topal tabi gerilerde atak kesmede başarılıydı, ama o kadar. Arda ve ilerleyen dakikalarda Mustafa Sarp da pek bir şey yapmadı. Epeyce eksikti orta saha.
  • Abi bu Caner kişisi kazma değildi be.. Şutları ortaları falan başarılıydı.. Ne biçim ortalar yapıyor şimdi. Bir adamın ortaları ya kaleciye ya da taca gitmez arkadaş.. Biri de takım arkadaşının kafasına gider. O sol kanattan Ergün Penbe'ler, Gheogrhe Hagi'ler, Harry Kewell'lar orta yaptı Caner; senin bu top tepmelerin yakışmıyor oralara.
  • Keita ne oynadı be.. Bir ara artık düşüp kalacak sandım, çok yoruldu, ama yılmadı. Böyle devam etsin canımı yesin. Gerçi nereye devam edecek, iki gün sonra lig bitecek..
  • Sabri.. O neydi be Sabri; sağdan, gerilerden koştun koştun orta çizginin soluna, topu kornere attın.. Ne yaptın Sabri?
  • Lucas-Hakan ikilisi sezon başında kimsenin aklına gelmeyecek bir ikiliydi elbette stoper için. Lucas zaten yoktu, Hakan da sol bekin değişilmez ismiydi. Stoperde de Servet, Emre Aşık, Emre Güngör, Gökhan Zan gibi isimler vardı. En uzak ihtimal Mehmet Topal'ın stopere çekilmesiydi. Şimdi ne oldu, Servet'in üstü çizildi, Emre Aşık kadro dışı tribününe mahkum edildi, Gökhan'ı zaten saymayalım, Emre Güngör de yedek oldu. Ne oldu, neler oldu ama güzel bir kimya oldu bence. Servet've Emre Aşık takımdan uzaklaştırılmasaydı daha iyiydi ama.
  • Arda son maçlara göre biraz daha iyi bir maç çıkardı. Ama olmuyor işte. Artık git be kaptan, Galatasaray'dan daha çok Avrupa'da oynayacağın bir takıma git, genç futbolcuya genç futbolcu gibi davranılan bir takıma git, medyanın bu kadar çirkef olmadığı bir ülkenin takımına git.. Daha da kalırsan diğer tümü gibi, sadece çok iyi oynuyordu adam, sonra kayboldu gibi laflarla anılacaksın.
  • Abi biz Jo denen o lavuğu nerden almışız!? Gitsin o adam takımdan. Öyle bir Galatasaraylı olmasın. Hatta mümkünse giderken Mustafa Sarp'ı da götürsün. Mümkün olduğunca uzağa gitsinler buradan, bizden uzak olsunlar. Daha da bir şey demiyorum.
Nedir olay, ne Şampiyonlar Ligi'ne gidiyoruz ne Fener'in şampiyonluğuna engel olabiliyoruz. Harika değil mi? Biz daha beterini yapıncaya kadar en beteri bu.

Manisaspor-1-2-Galatasaray. [Analiz]

Çok üstünde konuşulacak maç değildi aslında. Benim düşüncem esas üstünde durulması gereken mesele Servet.. Takımdan kopmuş bir hali var. Gazetelerde Rijkaard'ın Servet'i süresiz olarak takımdan kesildiği yazılıyor. Rijkaard, sistem diyor, oyunu geride kurucaz diyor. Burda sistem mi futbolcu mu önemli sorusu doğuyor; sorunun cevabı tereddütsüz sistem olur ama kaybettiğin topçu da Servet Çetin.
  • Hakan Balta stoperde başarılı. Son dönemdeki kendi yerinde çıkardığından daha iyi performanslar çıkarıyor. Hakan'ın çok büyük bir topçu olduğunu düşünüyorum ben. Sol bekin yanında sol açık, stoper, ön libero her yerde oynuyor.
  • Caner'in kötü şutları zaman zaman sinir bozdu ama bunun dışında gayet iyiydi. Savunmada da göze batan bir hatası yoktu, hücumlara katıldı, zamanında dönebildi, hırslıydı vesaire. İstiktarlı olması da güzel ayrıca.
  • Lucas Neill takımın en iyilerinden olmaya devam ediyor. Oyunun son döneminde sağ bekte de iyiydi.
  • Sabri hatalarla oynadı. Hücumlardan zamanında dönemedi. Manisa da sol kanattan çok yüklendi. Bunun üzerine de maçın son bölümünde oyundan alındı. Ama yine de çok kötü bir görüntü çizmedi.
  • Sanırım o maske Mehmet'e çok engel oluyor. Bugün de kendi kalesine gol attı. Keşke olmasaydı tabi ama yapacak bir şey yok. Mehmet o topu çıkarmak için uzun mesafe koştu ve zaten o dokunmasaydı arkasında Manisalı hücum oyuncusu bomboştu. Yüzünden sakat olduğu için o kafayı kontrollü vuramadı. Gerçek Mehmet bu değil, normalde top da geçmez adam da.
  • Arda yine orta karar bir performans ortaya koydu. Kötü değildi, zaman zaman heyecanlandırdı. Ama maç başında tribünün çağırmasına rağmen gitmemesi ve oyundan çıkarken taraftara atar yapması eksi puan hanesine yazıldı. Tribünden geldiğini söyleyen, Galatasaray sevgisini her fırsatta dile getiren kaptanın bunu yapmaması lazım. Unutmaması lazım ki o, Emre Aşık'ın, Ayhan Akman'ın, Aykut Erçetin'in olduğu takımda birinci kaptan yapıldı.
  • Gio çok güzel oynuyo lan. İyi niyetli hiç değilse, Elano gibi aman topa girmeyeyim, aman Dünya Kupası tribinde değil. Süratı ve çalımlarıyla zaman zaman bizi heyecanlandırsa da skora katkısı olmuyor ama. Yakında o da olacak.
  • Arda-Mustafa Sarp değişikliğine ve bu değişiklikten sonraki kurguya anlam veremedim açıkçası. Takımda pek aksayan bir şey yoktu ve Arda da kötü oynamıyordu. Ve de Mustafa oyuna direk forvet arkası girdi, Elano arkada kaldı. İlginç bir değişiklikti. Ve yine Mustafa Sarp'ın oyuna bir katkısı olmadı. Bu duruma alıştım ben. Mustafa Sarp'ın sahada olduğu zaman on kişi oluyoruz.
  • Baros kendine pozisyon yaratmayı iyi biliyor. Bence takımdaki oyun zekası en yüksek topçu o. Topu ayağında tutabilmesi ve çalım yeteneği de büyük bir artı. Bugün de golü buldu, gerçi o golde Arda ve Caner'in rolü en az kendisi kadardı. Büyük topçu vesselam Baros.
Geçen hafta maç esnasında konserde olduğum için maç yazısı yazamamıştım. Umuyorum ki bu yazıyla kendimi affetirmiş olurum. Önümüzde çok önemli bir Bursa maçı ve yine çok önemli üç maç daha var, bu maçları alırsak matematiksel olarak şampiyonluk ihtimalimiz hala sürüyor demektir. Öyle bir görüntü yok ama yine de alalım maçları.. En güzel klişedir bence: ''Üç puanlı sistem her türlü sürprize açıktır.''

Maç akşamı unutmuşum yazıyı, bir gün gecikmeyle giriyorum, özür.

Sivasspor-1-1-Galatasaray. [Analiz]}

Öncelikle Barış'tan başlamak istiyorum. Barış'ın bugün yaptığı ciddiyetsizliktir, amatörlüktür. Yaptığı yavşaklıktan başka bir şey değildir. Büyük takım oyuncusu bunları yapmayacak abi, savunacak bir şeyi yok Barış'ın. Üstelik bu ilk de değil.
-Takımda kimsenin içinde bir inanç olmaması çok kötü. Servet gibi, Hakan Balta gibi güven adamları her topu sektiriyor. İnanılır gibi değil. Takımda Mustafa Sarp gibi bir adam oynuyor. Mustafa Düz. Neden on kişiyle çıkmıyoruz ki dedirtiyor. Barış'ın kafası güzel, şuursuz şuursuz gezinip duruyor. Bile bile, göre göre gidip kendini attırıyor. Doksanıncı dakika, iki puan uçup gidiyor, oyuna girmeye hazırlanan kişi Gökhan Zan. 21 kişilik kadron varsa oyuna alacağın 22. adam. Aylardır ayağına top değmemiş. Daha önce Elano giriyor oyuna. Etkisiz Mustafa çıkıyor, etkisiz Elano giriyor. Bomboş bir değişiklik. İyi oynayan Keita'yı oyundan alıyorsun, hadi diyoruz, sinirlenmesin, kırmızı kart görmesin diye aldı. Ama maç boyunca üstüne oynanan Mehmet Topal ve sinirlerine hakim olmaktan aciz topçu Barış oyunda kalıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyoruz.
-Takımda herkese bir şuursuzluk hakim. Hakan Balta kulübeye alışmış, çimi yadırgıyor; keza Servet aynı şekilde, Emre oynuyordu ne güzel niye kaldırdın beni hoca diyor. Gio'nun ne kadar iyi top sürdüğünü, top sürerken ne güzel kendini yere bıraktığını; Keita'nın harika vücut çalımları attığını ve topu dağlara taşlara nişanladığını görüyoruz. Mustafa Sarp numaralı tribündeki x kişiden daha az kamera açısına giriyor. Ayhan ve Barış desek rakibe ve hakemlere laf yetiştirmekle meşgul. Takımın geneli böyle olunca iyi niyetli çabalar gösteren Mehmet Topal'ın, Lucas'ın, Aykut'un emeklerine çabalarına yazık oluyor.
-Aykut'a diyecek pek bir şey bulamıyorum. Şu takımdaki dört sene oynamasa öteki maçta her türlü oynayacak iki adamdan biri, Emre Aşık'la birlikte. Ve bugün diğer maçlarından farklı olarak şansı da yanındaydı, doksanıncı dakikaya kadar. Ama yine şanssızlık Aykut'un peşini bırakmadı. Ben Aykut gibi, Emre Aşık, Emre Güngör, Mehmet Topal gibi takımı için oynayan adamlardan yanayım. Hatta yeri geliyor, zaman zaman Leo Franco gibi, Elano gibi şuursuzlara kıl oluyorum. Emre Aşık 37 yaşında da olsa, 47 yaşında da olsa çıkıp aslanlar gibi topunu oynuyor. Elano milli takımda harikalar yaratırken bir bakıyoruz Galatasaray orta sahasında yokları oynuyor, boğazı ağrıyor oynamıyor, tırnağı bükülüyor oynamıyor, eli uf oluyor oynamıyor. E böyle olunca ben de sinir oluyorum böyle adama.
-Intertoto Kupası hala var olsaydı ona bile gidemezdik bu atmosferle. Herkese sarı-kırmızı günler, sevgiler.

Unutmadan: Sivasspor sanırım Amerikan Futbolu ya da Amerikan Güreşi müsabakalarını takip ediyor. Bilinçli olarak çok ve gereksiz sert oynuyor. Adamların üstüne oynuyor. Bugünkü hedefleri Mehmet Topal ve Keita'ydı. Mesut Bakkal'ı tebrik ediyorum, çalıştırdığı her takıma böyle çirkeflik aşılayabildiği için. Kendisi benim gözümde Mesut Bakkal değil Mesut Kasap'tır.

Galatasaray-0-1-Fenerbahçe.


Tarihe not: Galatasatay'ın 2009-2010 sezonunda ligden koptuğu, 2010-2011 sezonu Uefa Avrupa Ligi'ne gidebilme hesaplarının başladığı maç oldu.

Trabzon-1-0-Galatasaray. [Analiz]


Galatasaray bu defa kefeni yırtamadı. Bize maçları kazandıran o Galatasaray Ruhu bugün uzaklardaydı.
Herkes hakkında uzun uzun yazacak şeyler var elbette. Ama bazı şeyler gittikten sonra bu detayların bir önemi kalmıyor malesef. Mustafa Sarp kötü oynamış, Caner hala sol bek değilmiş, Keita iki kişinin markajı altında kalınca doğal olarak etkisiz kalmış, Barış zaten futbolcu değilmiş, ne önemi var ki. Bugün Avni Aker'de Galatasaray 2009-2010 şampiyonluğundan oldu.
Hakem yüzünden oldu bunlar demek çok yanlış ve ağır olur elbette. Ki zaten işi götürecek takım hakemi de yener, şampiyon olur. Ama bugün gördük ki hakem çok ilginç kararlara imza attı. Caner'in golünü vermedi vs. değil benim dediğim, maçın ilk yirmi dakikasında belliydi bu maçı bizim lehimize bitirmeyeceği.
Sezon başında hem iyi top oynayan hem de üç kulvarda da iddialı bir Galatasaray vardı. Şimdi hala iyi oyun var, ama üç kulvarda birden havlu atmış durumdayız. Yarın Bursa Denizli'yi yenecek, haftaya Fenerbahçe bizi yenecek, puan farkı sekize yükselecek ve biz her sezon olduğu gibi Uefa Kupası'na gitme planları yapacağız. Böyle bir görüntü var. Ama yine de -iyi niyet bende kalsın- futbolda her zaman mucizelere yer vardır.

Son olarak şunu demek istiyorum; Frenk amca, tamam takım iyi futbol oynuyor da, şu takımda neden Emre Çolak oynamaz? Arda yok işte, Arda'nın yerini nasıl Barış'la falan doldurmaya çalışırsın? Çek işte Elano'yu asıl başarılı olduğu orta çizgiye, koy ileri Emre'yi bak bakalım neler oluyor bu takımda.
Şu takıma bak, Barış, Mustafa Sarp falan hala burdan ekmek yiyor. Barış 234234234. kez futbolcu olmadığını gözümüze soktu ama Galatasaray bunu görmemekte ısrarlı. Mustafa ise mücadele falan etmeye çalışıyor ama ne top ayağına yakışıyor, ne de Galatasaray forması üstüne.
Peşin edit: Emre Güngör'e laf atmaya kalkan bizden değildir. Her futbolcu hata yapar, stoperin farkı ise hata yaparsa gole mal olur. Maç boyunca Servet nerde Servet nerde diye inleyenler acaba Emre'nin çıkardığı o kadar topun Servet olsaydı çıkmayacağını biliyor muydu?

Galatasaray-3-0-Ankaragücü. [Analiz]

Çok enteresan bir maç değildi bu bence. Galatasaray yapması gerektiği gibi, çıktı oynadı ve üç puanı üç golle aldı. Keita başta olmak üzere, Jo, Elano, Neill gibi isimler başarılıydı. Baros aylar sonra kramponu giydi ve golünü yazdı scoreboarda. Mustafa Sarp epey etkisiz göründü, gerçi kendisine pek iş düşmedi. Haftalarca beklediğimiz Sabri yine hatalarla oynadı. Ama Sabri hırslı ve yetenekli bir futbolcu, hatalarını telafi ediyor. Bu maça da kaptan çıktı.
Bu maçla ilgili parantezlerim Caner, Barış ve Ayhan'la ilgili. Ayhan'ı biliyoruz, pasları isabetli olur genelde, ayağında da topu tutmayı bilir. Ama pas atması gereken zamanlarda pas atmıyor, attığı paslar çok yersiz oluyor. Geçen sezonun Hasan Şaş'ı değil belki ama iyi değil. Barış genelde mücadelesi ile ön plana çıkardı şimdiye kadar ama pek mücadele ettiğini görmüyoruz.
Caner.. Caner hala sol bek değil. Ben o kadar maça sol bek çıksaydım sol bek olurdum artık. Artık Caner sol açıkta oynasın. Sol bek için alternatifimse hala Ayhan.
Sevgiler.

2 El 2 Gol: Eskişehir-2-1-Galatasaray. [Analiz]


Geçen hafta harika bir Galatasaray vardı sahada. Bugün ise birbirinden kopuk on bir adam vardı. Rezil bir Ayhan, tüm iyi niyetine rağmen kötü bir Mehmet, etkisiz bir Keita, hantal bir Arda. Bunun yanında başta Caner ve Jo olmak üzere çalışan, en azından çalışmaya çalışan birkaç adam vardı. Ne bir organize atağımız olabildi, ne de ikinci yarının başına kadar net bir gol pozisyonumuz.
Derken Koray Aslan'ın sol eli devreye giriyor ve skor 1-0 oluyor. Evet savunma hatalı. Savunmanın hatalı olması Koray'ın elini ve Bülent Yıldırım'ın hatasını legal kılmaz.
Daha sonra aynı Koray her itiş-kakışta, her hakeme itirazda sahnede. Oynatmamaya oynuyor. Eskişehir'in düzgün futbol anlayışına gölge düşürüyor.
Hakemler hakkında konuşmayı sevmem, konuşanı da sevmem genelde ama Koray'ın iki pozisyondaki iki eli görülmeyecek cinsten değildi. Bülent Yıldırım gerçekten rezil bir performans sergiledi. Hatalı kararlarının büyük çoğunluğu Galatasatay alehineydi.
Sabri'nin oyuna katkısı olumsuz yöndeydi. O kadar bekledik seni Sabri, o kadar çok hata yapıyorsun ki insan, ''E niye oynatmıyosun ki Uğur'u o zaman'' diyor.
Ama ters kanatta Caner güzel bir maç çıkardı.
Arda şaşırtıcı bir biçimde çöküyor. Sergen'in kötü zamanları gibi. Ama Sergen'in kötü zamanları 29'undan sonraydı. Sanırım Sinem Kobal Arda'ya yaramıyor.
Bir diğer kötü performans da Ayhan'dan geldi. Son iki sezondur futbolunda büyük yükseliş vardı Ayhan'ın ama eski kazma günlerine dönmüş gibi.
Keita yokları oynadı. Volkan Yaman onu etkili biçimde marke etti. Gereksiz uzun süre aldı, değişikliği geç oldu.
Jo iyi bir görüntü çiziyor ama o şutlar nasıl şutlar öyle? İlginç, çok ilginç.
* * *
Şaka maka yine Eskişehir bizi salladı. Eskişehirspor takımını ve teknik heyetini tebrik ediyorum. Ama tebrik ederken de bazı ultra çirkef futbolcuları ve taraftarları tenzih ediyorum. Onlar takdire şayan insanlar değil.
Neyse ki geçtiğimiz haftalarda Fener iyi puanları kaybetti, biraz puan farkı vardı, yine cepten yiyoruz yani. Neyse önümüzdeki maçlara bakalım, sevgiler.

Edit: Eskişehir tribünlerini övmüştük burda ama maça giden Galatasaraylılar öyle demiyor. Hatta böyle diyorlar tam olarak

Galatasaray-4-1-Kasımpaşa. [Analiz]

Evet uzun bir zaman sonra harika bir Galatasaray sahadaydı. Öncelikle Sabri'nin dönüşü harika oldu. Uğur kötü olduğundan değil, ki Sabri Uğur'dan daha çok kademe hatası yapan bir bek ama Sabri'nin oyuna katkısı üst düzeyde. Bir de Keita'nın arkasında Sabri olunca daha etkili olabiliyor. Uğur'la sürekli bir kapışma halindelerdi.
Maçtaki bir güzel görüntü Gio'ydu. Adeta Galatasaray'daki ilk maçıydı Gio'nun, harikaydı. Oyunu ileri taşıdı maç boyunca. İlk defa bu maçta orta yaptığını gördüm diyecektim ki gayet güzel bir pasla asist bile yapmış oldu. Gol de atsaydı kabuğunu tamamen kırmış olurdu bence.
Bir yanlış Caner. Arda'nın santrfora oturamadığı gibi o da sol bekte oturamıyor. Hatalar yapıyor ama iyi niyetli en azından. Ama sol bekin futbolcusu değil. Ben sezon boyunca Rijkaard'ın sol bekte Ayhan'ı denemesini bekledim ama bu gerçekleşmedi. Ayhan defansif özelliği yüksek bir futbolcu ve sol kanatta oynamışlığı da var uzun bir zaman. Üstesinden gelebilir diye düşünüyorum. Hakan sakat mıydı bilmiyorum ama sakat değilse eğer Caner'in onbirde oynamasının psikolojik bir boyutu olabilir. İki Atletico maçında sorunlar yaşayan Caner'in bu maçta yedek soyunması takımdan kesilmiş olması gibi bir görüntü yaratabilir, kendisini demoralize edebilirdi. Tüm bu etkenlerle sol bekteki tercih Caner oldu.
Rijkaard'ın uzun zaman sonra görebildiği bir şey de Sarp-Topal ikilisinin -özellikle iç saha maçlarında- yanlış olması oldu. Benzer nitelikteki bu iki futbolcuyu yan yana oynatınca oyunu ileri taşımak zor oluyor. Bence orta saha ikili Topal-Elano şeklinde olmalı. Elano yokken de işte Ayhan ya da Barış mantıklı olacaktır. Bu nedenlerle desteklediğim bir hamle Mustafa Sarp'ın kulübeye çekilmesi.
Göründüğü gibi Arda santrfordan kanatlara ya da ortaya çekilince harika oluyor. Bu açıdan Jo'nun takıma girebilmiş olması çok güzel. Üstelik formda bir Jo, zaman zaman Milan Baros'u bile kesebilecek bir görüntü çiziyor.
* * *
Kapalı'da açılan harika bir pankart vardı, ''Bir İhtimal Daha Var O Da Şampiyonluk Mu Dersin?'' Bekleyelim ve görelim, daha takııma Kewell, Baros ve Hakan Balta dönecek. Bekleyelim ve görelim. Sevgiler.

Beşiktaş-1-1-Galatasaray. [Analiz]

Tamam şöyle bir baktığımızda bu maçta futbolumuz açısından kötü bir görüntü yoktu. Keita, Arda, Elano, Neill topu tutarak oyuna hakim olmamızı sağladılar. Beklerde yine sorun yaşadık. Hakan hala hazır gibi değil, eski performansına yetişmedi, Uğur da elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor ama olmayınca olmuyor.
Her zaman herkes ''Derbilerde farklı bir motivasyon olur'' der. Klişedir bu. Ama doğrudur. Dün sahada uzun zamandan sonra orta sahada paslaşan, top rakipteyken ısrarla basan, kazanmak için savaşan bir Galatasaray vardı. Perşembe günü Atletico maçında böyle değildi mesela, derbinin motivasyonu burada kendini gösteriyor.
Ayrıca Rijkaard'ın ortada Barış solda Caner tercihlerini destekliyorum. Bu maç Mustafa Sarp'tan ziyade Barış'ın maçıydı. Soldaki Gio içinse hiçbir şey demek istemiyorum, zaten çok şey dedim, adamın Galatasaray forması altında ortası yok, umarım zamanla düzelir.
Derbilerin kaderini daha çok yerli futbolcular belirler. O motivasyonu daha iyi yaşarlar çünkü. Hatırlatyın Kadıköy deplasmanından son puanımızı on bir tane yerli futbolcuyla başladığımız maçta almıştık.
Servet'in neden kesildiğini anlamak güç değil. Emre Güngör yıllardır takımdan kopuktu, şanssızlıklıklar, sakatlıklar, önündeki Servet ve Emre Aşık vs. futbolu unutmuştu adeta, Rijkaard geldi ve takıma tekrardan entegre oldu. İyi de oynuyor, hırslı da, Emre Güngör'ün güzel bir hamle olduğunu düşünüyorum, oraya bir transfer yapmak yerine eldeki kaynakları iyi bir şekilde değerlendiriyoruz. Ama Gökhan Zan'ın tekrar ayağa kalkıp bu takıma döneceğini düşünmüyorum.
Zorunlu değişikliğimiz büyük bir şanssızlıktı. Hem Arda'dan olduk hem de oyuna giren Gio kötüydü. Diğer değişiklikleri de anlayamadım açıkçası, Mustafa Sarp'ın yapacağı tek iş ortada basmaktı ama Elano zaten Mustafa'nın yapacağı işi yapıyordu. Üstelik pas trafiğini yönlendiriyordu, topu ileri taşıyordu, bunun gibi güzel katkıları vardı. Caner-Jo değişikliği ise olumlu bir değişiklikti gözümde.
Biz kötü oynamadık ama Beşiktaş da iyiydi. Çok pozisyonda beni korkuttu. Franco'nun çıkardığı top neydi abi öyle, Tanrı'nın avucu.
Beşiktaş'ın golü olabildiğine saçmasapandı, sanırım orda bir haftadır bahsedilen ''Aklın Atletico maçında olması'' durumu vardı. Ama haksız bir olduğunu düşünmüyorum, Beşiktaş yükleniyordu, çizgiden çıkan, direğe çarpan topları vardı. Sezar'ın hakkı Sezar'a.
Çarşı grubu legalize edilmiş bir suç örgütüdür. Kimsenin Çarşı için savunacak bir şeyi olamaz. Maçı izlediğim mekan üçe bölünmüştü mesela, Galatasaraylılar-Beşiktaşlılar-Çarşı.
Keita'nın İbrahim Üzülmez'e bir hareketi varmış sanırım, ben onu görmedim ama belki doğrudur, olabilir. Fakat maçın geneline baktığımızda Beşiktaşlıların da bize olmayacak hareketleri oldu, verilmeyen penaltımız, çıkmayan kartlar vardı. Beşiktaş'ın hakeme yaslanması çok yalnış.
Maçtan sonra liderliğin elden gittiğini düşündüm ama belki de bugün ilk defa son dakikalar Fenerbahçe'nin rakibinden, bizden yana oldu. Bursa son dakikalarda bulduğu iki golle Fener'i mağlup etti ve biz koltuğumuzu perçinlemiş olduk, arada iki fark kaldı, o farkla çok iyi oldu yani.
Artık önümüzde zor bir Atletico maçı var. Ona konsantre olmamız gerek. Ama ben diyorum ki biz avantajımızı devam ettirip bu turu geçersek, o güvenle ve iyileşen sakatlarımızla bu sezon bu Avrupa'da ilerleriz.

Önümüzdeki maçlara bakıcaz, sevgiler.

Atletico Madrid-1-1-Galatasaray. [Analiz]


  • Bu maç skor dışında hiçbir şeyin pek Galatasaray adına iyi gitmediği bir maçtı.
  • Koca takımda maç boyunca iyi oynayan sadece Neill vardı. O da sürekli olarak riske girdi, yüreğimizi ağzımıza getirdi.
  • Hakan kimi zaman hatalar yapsa da sakatlığının ardından solda yine sağlam bir görüntü çizdi.
  • Keita ilk yarıda çok kötüydü. Bütün topları yedi. İkinci yarıda biraz toparlanır gibi oldu, golünü de attı ama alıştığımız Keita değil asla.
  • Caner-Gio değişikliği akıl almaz bir değişiklikti. İyi oynuyordu Caner, doksan dakikayı çıkarabilirdi ama daha erken bölümlerde Caner'i oyundan almak bir intihar olabilirdi. Gio yine vasatı aşamadı. Kendisi kanat oyuncusu ama ben Galatasaray forması altında isabetli bir ortasını hatırlamıyorum.
  • Mustafa Sarp çok başarısızdı. Onun yerine Barış ya da Ayhan'la başlanması yerinde olabilirdi.
  • Mehmet ise Galatasaray'ın etkili isimlerinden biriydi. Atakları iyi kesti. Stoperlerin oyundan düştüğü pozisyonlarda Mehmet vardı.
  • Arda ölüyor.. Santrforda olmuyor, olmuyor.. Stoperlerin arasına gömülmüş Arda bir hiç. Zaman zaman kanatlara indiğinde oyuna hareket getiriyor. Ama ilerde etkisiz.
  • Franco yediği gol dışında gayet iyi bir performans gösterdi ama gol akla zarardı. Kapattığı köşeden yedi.
  • Yediğimiz gol zaten olmayacak bir pozisyondu. Boş top, auta gidiyor, Caner adama biniyor, faul! E ne gerek var duran top vermeye be Caner.

1-1 bizim için gayet avantajı bir skor oldu kanısındayım. Yazıyı bir Mustafa Denizli vecizesiyle noktalamak istiyorum: ''Biz bu takıma Sami Yen'de beş atar, turu geçeriz.''

Galatasaray-3-2-Antalyaspor


Arda-Gio-Keita yer değiştirip durdu. Gio ve Keita kötü performanslar ortaya koydular. İkinci yarı Gio'nun yerine oyuna giren Emre Çolak başta iyi oynadı, golünü de attı. Mehmet iyi oynarken çıktı, yerine Hakan Balta girdi. Son dakikalarda Uğur-Servet gibi bir değişiklik oldu. Servet sağ kanatta oynamaya çalıştı. Elano, Caner ve Mehmet Topal takımın iyileriydi. Son iki değişiklik ve son on dakikada takımın oyun düzeni şaka gibiydi. Elendik.
Sevgiler.

Not: Galatasaray'da oynadığı süre boyunca sergilediği performanslarının genel toplamının iki katı kadar performansı son iki maçta Galatasaray'a karşı gösteren ve ağlara üç gol gönderen Necati Ateş'i tebrik ediyorum..

Düzeltme: Lucas aklımdaydı ama yazmayı unutmuşum. Harikaydı, maçın yıldızıydı elbette.
Doruk



Doruk'un yazısına davetsiz misafir misali devam etmek istiyorum. Ayrı bir başlık açmak istemedim

Maçın Trt'de yayınlanması harika.

Okay Karacan'ın anlatması Trt'de yayınlanmasından daha da harika.

Ama yanına yorumcu gerektirmeyen 3,4 spikerden biri olan (Kosova, G.Onay, Ersin Düzen, Unutmuş olabileceğim bir başkası) Karacan'ın yanına verilecek son kişi olan Üründül'ün verilmesi ise rezalet.

Mustafa Sarp gücünü gerçekten de kontrolsüz kullanmanın eşsiz örneğini deklare etmeye devam ediyor.

Arda gününde değildi.

Takım bu kadar stresli bir maçta şova yönelikte uğraşlar verdi, bu hem iyi hem kötü.

Aykut hala hakkı yenen kaleci mertebesinde içimizi acıtmaya devam ediyor. Öz evladımızı harcamaya devam anlayacağınız.

Antalyaspor bu çirkeflikle neyi kazandı allah aşkına. Rezil herifler. Yatıp yuvarlana maç aldılar.

Emre Çolak'ı konuşmaya hala erken. Ama Arda'nın yerini alabilir gibi.

Neill iyiydi evet.

Savunmadaki paniklemeler ve top çıkartamamalar ise uyumsuzluk sorunundan kaynaklı, aşılır o sorun değil.

Forvetsiz olmak kötü şey, hani rüyada koşarsın ve hala aynı yerdesindir ya işte öle bir şey.

Rijkaard ve Neskeens 10 yıl kalsın 10 yıl kupa almayalım. Gıkım çıkmaz.

Keita sen yokken herşey eksik ama sen varken de herşey tamam değil.

Son söz Elano için, sanırım bir liderimiz geliyor, işte ben bu olasılığa yaklaşma ihtimalini seviyorum.

Uğur

Kayserispor-0-0-Galatasaray [Analiz]

Bu kadar çekişmeli bir maç için denecek pek bir şeyin olmaması üzücü. Hala olmayan pek çok şey var. Takım iyi oynasa da pozisyonun sonunda sinirlerimiz geriliyor. Caner ve Uğur çok etkisiz, Arda ileri gömülüyor, stoperlerin arasında kayboluyor.. Eskiden üç çalım denemesinden dördü başarılı olan Keita bütün topları kaptırıyor. Herkes mücadele ediyor ama yetmiyor.. Stoperler ve orta saha biraz başarısız olsa bu maçta fark yememiz kaçınılmazdı. Leo Franco ise hakkında tek kelime edilmeyecek yerde. Kanımca topun ağzında.
Rijkaard'ın takdirinden sual olunmaz ama ben hala neden Arda'nın ilerde oynatıldığını anlayabilmiş değilim. Arda servis yapan oyuncu çünkü. Hem servis yapacak Arda'dan mahrum bırakıyorsun takımı, hem de ilerde zaten etkili olamayan adamı stoperlerin markajına gömüyorsun. Bir kişi eksik oynadık işte. Arda'yı ilerde öldürmektense eldeki kaynaklar çok daha iyi değerlendirilebilir diye düşünüyorum. Hatta Elano veya Emre Çolak ilerde harika olur. Onlar olmazsa Mustafa Sarp olur abi. Mehmet Topal'ı koyarsın, Ayhan'ı koyarsın, takımda hiç topçu kalmazsa Ufuk Ceylan'ı koyarsın, sadece topa vursa Arda'nın servisiyle bir şeyler yapar zaten. Antalya maçında denedik olmadı. Israr ettik, bu maça böyle başladık. Ama olmayan şeyi oldurtmaya kasmanın anlamı yok ki. Takıma müdehale hakkı senin elinde işte.
Bir diğer sinir bozucu ayrıntı da hiçbir pasın doğru yere gitmemesi. Bütün paslar mı başarısız olur arkadaş? Maçın sonunda başarılı pas istatistiğinde Galatasaray'ın hanesinde 410 yazıyordu ama ben bir tane bile başarılı pas hatırlamıyorum. Neyse biz yine iyi niyeti elden bırakmayalım ve bunu da zemine bağlayalım.
Tolunay kırmızı karttan sonra üç genç futbolcuyu oyuna alıp kontra denemeleri yaptı. Bizim hamlemiz ise Barış Özbek idi. Barış Özbek. Anlamak mümkün değil.
Sanırım teknik direktör olmadan teknik direktörün ne düşünerek hareket ettiğini hiçbir zaman anlayamayacağız..
Sevgiler.

Analiz Bile Değil: Antalyaspor-2-1-Galatasaray.

Bu sezon bu kadar kötü, hakkında yazı dahi yazılamayacak bir maç olmamıştı. Demek ki, 1, 3, 5, 7 transfer de yapılsa bu iş olmayacak. Hakan Balta ve Milan Baros aynı anda sakat olunca denge menge kalmayacak. Hoca kendinden geçecek, sol bekte sağ bek, sağ bekte stoper, kanatlarda ön libero futbolcuları oynatacak.
Antalyaspor seyircisi maç boyunca Galatasaray'ı demoralize etmek için ıslıkladı durdu. Ama eminim Galatasaray seyircisi olsa onlar da ıslıklardı, protesto amaçlı.
Tek parantezimse bu maç için, Elano. Tek çabalayan o.

Denizlispor-1-2-Galatasaray. [Analiz]


"Elano'nun attığı 60 metrelik pasa koşabilecek, o pası akıl edip hareketlenebilecek bir forvetimiz var artık, ben en çok ona seviniyorum." -Selamon.

  • Lucas'ın böyle güven vermesi çok iyi.
  • Caner sol bekte olmuyordu. Bugün de olmadı pek. Gerçi Gio oyuna girince ileri geçti. Maçın başında şöyle bir diziliş olsa olmaz mıydı diye düşünüyorum, sağ açıkta Arda, sağ bekte Barış, sol bekte Uğur sol açıkta Caner. Ama sonra Barış'ın yaptığı harika asisti hatırlıyorum. Ne bileyim, olabilirdi de. Hoca her zaman daha iyi bilir diye genelleyip bu maddeyi bitiriyorum.
  • Elano önceden maç esnasında topla çok buluşup çok saçma hareketler yapardı. Şimdi her hareketi olumlu olmaya başladı. Bu sefer de topla buluşmuyor. İlginç.
  • Defansın performansı hakkında pek bir yorumum yok ama gözüme çarpan bir şey var. Abi niye sürekli topu şişiriyosunuz ileri? Aranızda tek isabetli pas atabilen Caner. Mustafa ve Elano'yu niye dikmişler oraya? Siz pas vermediğiniz için maç boyunca boş boş gezdi adamlar, olmuyor.
  • Jo bence çok iyi bir 'düz forvet'. Zeki, tekniği ve fiziği yerinde. Düz olmayı dezavantaj olarak algılamayın. Önümüzdeki maçlarda skora bol bol katkısı olacaktır.
  • Gio'nun fiziksel ve mental eksikliği hissediliyor. Maç eksikliğinden elbette. Fiziğini güçlendirirse tekrar takıma çok faydası olacak gibi. Bir de sanırım şey var, bu adam çok güzel topsuz bindirme yapar, iki adamı peşine takıp gide valla. Sonra Uğur ortada Arda'yı, Emre'yi, Elano'yu görüp pasını atar, bomboş, oh. Süper.
  • Mustafa Sarp bomboş gezindi durdu maç boyunca. Hakkında söyleyecek pek bir şey yok.
  • Emre gayet iyi oynuyor. Emre'nin iyi oynaması çok hoşuma gidiyor benim. Altyapıdan çıkan futbolcular kendini gösterince mutlu oluyorum. Tıpkı Aydın'da Uğur'da Arda'da olduğu gibi. Bıraksalar da kornerleri frikikleri de o kullansa. Büyüsün o çocuk yıldız olsun. Bizimkiler gibi takılıp kalmasın yirmisinden Everton'a yirmi ikisinde Arsenal'e gitsin mesela. Şampiyonlar ligi kazansın falan. Kurduğum hayal bile güzel.
  • Leo Franco o golü yiyince epey sövdüm kendisine. O kadar para veriyor yönetim dedim, sonra yabancı kontenjanı açılsın diye Avrupa'da oynayabilecek tek forveti gönderiyor dedim. Ayıptır dedim, gönderin gitsin bunu dedim. Sonra kaleciliği iyi bilen biri bu golün yenilecek gol olduğunu söylediği. Kalecinin yapabileceği bir şey yokmuş o golde yani. Ama hala Aykut Erçetin ve Ufuk Ceylan'ın olduğu kadroda olmasının çok gereksiz olduğunu, hatta abes olduğunu düşünüyorum. Ha tabi gün gelir önemli bir maçta insanüstü bir performans gösterir falan, fikrim değişebilir. Olabilir. Ama şu an böyle düşünüyorum.

Görüşmek üzere, önümüzdeki maçlara bakıcaz.

Ankaragücü-0-0-Galatasaray [Analiz]


  • Yine rotasyona uğrayan kadronun iş yapmadığını gördük. Yedeklerimizin iyi olmadığı böylece bir kez daha yüzümüze vurulmuş oldu.
  • Sağ iç görmeye alışkın olduğumuz Barış ve ön libero oynayan Ayhan kanatlardaydı. Mehmet Topal ve Mustafa Sarp da onbirde olunca yaratıcı futbolcu eksikliği çektik. Takımı havalandıran biri olmayınca güzel bir görüntü olmadı. Emre yetmedi tabi ki.
  • Serkan geldiğinden beri, bir buçuk sezondur bir düzen yakalayamdı. Bu maçta da kötüydü. Evet önünde Sabri ve Uğur var ama bu kadar kötü olmaması gerek. Sahanın en kötüsüydü.
  • Uğur'u mücadeleci özelliği kurtarıyor ama, ters kanatta çok etkisiz. Hep söyledim bunu.
  • Emre Çolak iyi bir görüntü çiziyor ama bazı bazı inanılmaz toplar kaybediyor. Tecrübesizliğine veriyor ve güzel bir kariyer diliyorum kendisi için. Arda gibi olmasını istemem, çünkü Arda elindeki şansı doğru kullanamadı, şımardı ve Turkcell Süper Lig'den öteye gidecek gibi görünmüyor. Önümüzde bir tane daha örnek var altyapı çıkışlı, sanırım onun gibi olmasını kimse istemez. (bkz: emre belözoğlu)
  • Şimdi Gio da gelince mutlaka bir yabancıyla sözleşme feshedilecek. Topun ağzında Kewell görünüyor. Bu beni üzen bir şey, ama konumuz o değil. Onun ardından bir riskteki isimse Nonda. Şimdi Nonda'dan bir hareket bekliyorsun, bi sahneye çıksın, bi ''Ben de varım!'' desin. Ama olmuyor, yok. Neden böyle anlamak mümkün değil. Umarım Kewell kalır. Ha Nonda'yı sevmediğim anlaşılmasın bu laflarımdan.
  • Bu sıkıcı maçın tek güzel tarafı Ufuk Ceylan'ın oynaması oldu bence. Oynasın Ufuk. Önümüzdeki sezonlar için lazım.

Sevgiler.

Tobi

Ne yazacağımı üç aşağı beş yukarı planladım ama nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Linderoth hakkındaki yorumum, ''Üç senedir takımda, üç maç üst üste oynamadı.'' şeklinde oluyordu. Ama bir yandan çok seviyordum kendisini. Tıpkı okula gitmeyen, bir iş bulup çalışmayan, eve de sadece gece yatmaya gelen abi gibi.
Lucas Neill ve Jo transferleri konuşulurken aklımdan Neill'in geleceği, Jo transferinin de yalan olacağıydı. Çünkü biz eldeki kaynakları kullanmaya öyle alışmıştık ki yıllardır. Cihan Haspolatlı yıllarca bu kulüpten ekmek yemişti mesela. Şimdi kim onun sağ bek mi, sağ açık mı, ön libero mu olduğunu söyleyebilir? Kewell stoper oynamıştı bizim takımımızda. Yeri gelmişti Hasan Şaş defansa çekilmişti. Hücum futbolusu ihtiyacımızı bir şekilde kapatırdık, Kewell, Keita, Arda, Nonda, Elano zaten vardı, Baros sakatlıktan döneekti, kulübede Aydın vardı, Caner form grafiği yakalamıştı, alttan alttan Emre Çolak onbiri zorluyordu.
Ben bunları düşünürken Neill geldi. Jo da geldi. Güzel transferler bunlar. Jo'nun Avrupa'da oynamayacağını saymazsak büyük transfer başarıları.
Ama yabancı kontenjanında yer açabilmek için aynen gönderdik Linderoth'u. Hiç futbol oynamayıp maaşını tıkır tıkır alıyordu, zarardı. Ama işte, Tobi yıllardır buralardaydı. Bizden olmuştu.
Şimdi de Galatasaray.org hariç bütün kaynaklar Dos Santos transferi gerçekleşti diyor. Ben bu transferin gerçek olmasıını istemiyorum. Yine kontenjandan birini göndermek gerekecek. Bana kalsa hiç düşünmez Nonda'yı gönderirim. En olmadı Leo Franco. Ama bugünün şartları gidecek ismin Kewell olduğunu gösteriyor.
E ama yapmayın ne olur. Biraz taraftar duygusallığına sahip olun siz de. X ya da y futbolcudan bahsetmiyoruz, Kewell'dan bahsediyoruz. Harry Kewell. Kewell from Galatasaray.

Galatasaray-1-0-Gaziantep [Analiz]

Epey zaman oldu yazmayalı. Bir tatil iyi gelir diye düşündüm, bu arada birkaç maç geldi geçti, tarihin tozlu sayfalarındalar artık.



  • Lucas Neill hoşgelmiş, sefa getirmiş. Topu iyi taşıyor ileri. Bakalım önümüzdeki günler ne getirecek.
  • Jo da iyi bir görüntü çizdi. Nonda'yı silecek gibi görünüyor. Burda Nonda hakkında bir parantez açıyoruz, abi, bu adam ölmüş. Takıma zarar. Bi türlü kaldıramyor götünü, ki ondaki göt tüm Gaziantep takımında yok. Neden 90 dakika oynadı derseniz birkaç teorim var, birincisi satacak keriz bulamazsak eğer elde patlayıp küskünleri oynamasın diye tahammül edilmiş olabilir. İkincisi, Rijkaard yönetimin gözüne sokmaya çalışıyordur belki Nonda'nın artık olmayacağını. Çünkü Rijkaard, hatırlayın, ilk devre ne olursa olsun, 3-0 mağlupken bile 4-3-3'ü bozmamıştı. Şimdi Elano iyi oynarken çıkardı, Jo'yu aldı ve çift forvete döndü. Bilemiyorum, belki de mallığına denk geldi, belki de ortak iddaa oynayıp Gaziantep'e vermişlerdi, sonra kıyamadılar falan.


  • Caner ne güzel oynuyor öyle. Çok salladım adama, kazma dedim, yeteneksiz dedim. Ama yerinde bir transfer olduğunu sahada gösteriyor. Benim kazma dediğim zamanada da bekte oynuyordu zaten. Teşekkürler Caner. Bir ara, penaltı pozisyonunda, darbeyi fena aldı, kalkamayacak sandım. Aman diyim, korkutmayın.
  • Uğur iyiydi bugün. Göze batan belirgin bir hatası yoktu. Bu sezon böyle maç boyunca hatasız oynadığını hatırlamıyorum. Ama karlı zeminle Uğur'u bir arada görmek ne fenaymış abi.
  • Mustafa Sarp'ın gol dışında oyuna pek bir katkısı yoktu. Top çaldı-top kaybetti. Pek görünmedi maçta. Ama biz sefil faniler göremiyoruz tabi, ayağına top değmeyen ön libero görev yapıyor demektir. Çünkü görevi topa değmemek.
  • Bir diğer güzel ayrıntı da Hakan Balta-Caner Erkin uyumuydu. Hakan Arda'yla Kewell'la yakalayamadığı ahenkli pasları Caner'le yakaladı. Pek de güzel oldu pek de hoş oldu. Al o yirmi ikiyi, çarp dörtle, oldu mu sana seksen sekiz.. (Devlet Bahçeli style.)
  • Elano ne güzel pas veriyordu, top çalıyordu. Rijkaard'ın Nonda inadının kurbanı oldu. Elano bile iyiye gidiyor. Dikkat et bak, Elano bile iyiye gidiyor.
  • Arda yine bildiğimiz gibi. Futbol denen oyun onun zekası için haddinden fazla basit ve gerek yok tabi topa hamle yapmaya falan. Top onun ayağındayken zaten güzel bir şeyler mutlaka oluyor. Zaten mutlaka skora katkısı oluyor. Niye oynasın ki? Tamam iyi de, olmaz ki böyle de hocam. Yakışmıyor.
  • Barış Süper Lig'de oynayabilecek düzeyde bi futbolcu olabilir, evet, öyle de. Ama olmuyor. Futbol için uygun değil kumaşı. Sırıtıyor. Onu da severiz tabi, o da iyidir.
  • Takım çok iyi yolda görünüyor. Bir de Keita'nın, Kewell'ın, Baros'un Sabri'nin döndüğünü düşünsene. Düşün bi. Nefis olacak. Zafer şarkıları söyleyeceğiz.

Galatasaray-2-1-Trabzonspor. [Analiz]

Maç yazısını ertelemem ve maçı unutmam?.. Pek hoş olmadı bu.
  • Öncelikle şunu söyleyeyim ki, Aykut gibi bir kaleciyi barındırıyor olmamız çok güzel. Yabancı kaleciye ihtiyacımız öyle yüksek boyutlarda değil. 1 numara Aykut'a yakışıyor.
  • Emre'yi tekrardan 11de gördük. Bence bir 36 sene daha oynar bu adam.
  • Sabri'nin dönüşü de iyi oldu takım açısından. Tekrar söylüyorum. Sabri çok önemli bir futbolcu.
  • Alparslan pek bir etkisiz bir görüntü çizdi. Ve Aydın Yılmaz.. En büyük hayal kırıklığı.
  • İki genç futbolcu oyuna girdi dün.. Berkin ve Çetin. Umarım gelecekte mutluluğumuz olurlar. Ve her ne kadar bunu söylemek istemesem de, umarım Aydın gibi olmazlar.
  • Linderoth'u ısrarla sağ bekte oynatmanın mantığını çözebilmiş değilim, ki Barış sahadayken. Gerçi ben 3 senedir Galatasaray'da olup da üst üste 3 maç oynamamış olan Linderoth'un nasıl hala takımda kalabildiğini anlayabilmiş değilim henüz. Severim kendisini, o ayrı.
  • Ayhan'da iyiye gidiş sezdim. Şöyle ki, her hatadan sonra takım arkadaşlarına kızması kalmamış ve kilo vermiş. Gençleşmiş.
  • Ve Caner Erkin. Çok fena konuştum hakkında ama iki maçtır harika oynuyor. Golünü de atıyor. Belki de gerçekten doğru yerde oynatmak gerekiyordu kendisini. Ama kimi keseceksin ki soldan, Kewell'ı mı Arda'yı mı? Ayrıca hala bu performansının saman alevi olduğunu düşünüyorum. Yakında Kazma Caner dönecektir. Umarım beni yanıltır.

Biraz üstünkörü bir yazı oldu evet. Artık önümüzdeki maçlara bakıcaz :)