fenerbahçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fenerbahçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Üç Büyüklerin Transferleri

Dünya Kupası'nın ardından gözler süper ligdeki transferlere çevrildi. Taraftarları heyecanlandıran transferler de oldu. Hayal kırıklığı transferlerin olduğunu düşünenler de Beşiktaş'la başlıyoruz

BEŞİKTAŞ

Ricardo Quaresma

Bilenler bilir çok ağır bir yazı yazmıştım bu transferle ilgili. Her geleni pohpohlamak görevimiz oldu. Bunları geçelim artık. Ricardo Beşiktaş'ta neler yapacak ona bakalım.

Porto'dan başka bir takımda iyi oynayamadı demek son derece yanlış. İnter'de Chelsea'de ve de Barcelona'da Porto'daki kadar lider ve Porto'daki kadar havayı bulamamıştı. Quaresma Porto'daki havasını Beşiktaş'ta yakaladı. Gerek taraftar olsun gerek takıma uyum olsun Porto'daki gibi bir Q7 geliyor. Quaresma iş yapacak.

Beşiktaş'ın en iyi kanat oyuncusu transferidir. 7 8 gol atar, attırır.

Roberto Hilbert

Neden transfer edildiğine anlam veremediğim bir oyuncu. Stuttgard'da istikrarlı bir grafik sergileyen Hilbert Beşiktaş'ta sağ bek mi sağ kanat mı oynayacak merak ediyorum. Bu transferi yaparak Holosko'nun önünü kapamışlardır. Yarar sağlayacağını pek sanmıyorum. Devre arasında "Hilbert UEFA'ya gitti" haberleri okursak kimse şaşırmasın.

Diğerleri

Ersan Gülüm, Adanaspor'da iyi işler başarmış. Geleceğin iyi stoperlerinden deniliyor. Benim için yeni bir oyuncu. Hiç izleme fırsatım olmadı. Umarım ilerleyen yıllarda milli takımdaki stoper eksiğimizi kapatacak bir oyuncu olur.

Cenk Gönen ise kendini bitirmiştir. Genç oyuncu olarak 3 büyüklere gelmek başkadır. Genç kaleci olarak gelmek başkadır. Cenk Gönen "tıpkılar" gibi olucaktır. Yazık etti kendine.

Beşiktaş'ta Guti konuşuluyor. Gelirse harika işler başarır. Bana göre Beşiktaş'ın ve bu senenin en büyük transferi olur. Orta sahadaki komikliklere Guti ciddiyet ve disiplin getirir. futboluyla. Dilerim ki gelsin ve kaliteli bir adam izleyelim.


FENERBAHÇE

Miroslav Stoch

Fenerbahçe'de alışık olmadığımız bir transfer politikası başladı. Genç oyuncular geliyor. Yerli hoca geliyor. Eskisi gibi olgun oyuncular değil, aç oyuncular geliyor. Bu genç oyunculardan biri de Miroslav Stoch.

Onu Twente maçlarında izlemesek "Fenerin aldığı adama bak" derdik herhalde ön yargı yapmaktan, ukalalık yapmaktan. Son derece hızlı ve yetenekli bir oyuncu. Fenerbahçe'nin bu sene böyle oyunculara ihtiyacı vardı.

Aykut Kocaman belli ki hızlı bir hücum hattı oluşturacak. Sağdan Dia, solda Stoch. 2 kanatın da hızlı oyunculardan oluşması Fenerbahçe'ye geçen senelerden daha değişik bir oyun anlayışı getirecektir.


İSSİAR DİA

Dia'yı sadece Fransa özetlerinde izledim. Krasic olmayınca, Krasic kadar hızlı bir adam aldılar. Nancy gibi orta sıra takımında çok iyi işler başaran Dia'yı yorum yapmak için ekim ayını beklemek lazım.

Diğerleri

İlhan Eker ligin en iyi savunmacılarından bir tanesi ama Fenerbahçe son derece yanlış tercih onun için. 50 maçlık bir maratonda kendine şans arayacak.

Fenerbahçe'de Gyan harekatı sürüyor. Bir hızlı oyuncu daha. Gana milli takımında hayranlıkla izlediğim bitirici güç. Fenerbahçe'nin golcüsü olur. 30 milyon euro versinler, alsınlar pişman olmazlar. Udinese'den bu yana takip ediyorum. Fenerbahçe bu oyuncuyu almalı.


GALATASARAY

Lorik Cana

Balkan futbolunun getirmiş olduğu sert futbol anlayışının defansıf orta saha temsilcisi, kart adamı Lorik Cana. Marsilya'dan hatırlıyoruz daha çok. Rıdvan Dilmen 45 dakikada iyi oyuncu kötü oyuncu yorumu yapmaz ama yaptı. Son derece yanlış. Lorik Cana, süper ligin sertliğini göz önüne alarak yapılmış bir transfer. En kötü yanı top kullanamaması. Savunma adamı, disiplinli. Zaman zaman stoperde de görebiliriz bu sene.

Juan Pablo Pino

İlk olarak 3 yıl evvel İndepentiente'de ve de daha sonra Kolombiya 21 yaş altı milli takımında izlemiştim. Ve o senelerde demiştim ki işte geleceğin Ronaldinhosu. Onu o kadar çok sevmiştim ki onun adından oluşan msn adresi açmıştım. Bilenler bilir. Hala aynı adres. Pino dünya yıldızı olmadı ama Galatasaray'ın yıldızı olabilir, olsun. Yetenekli bir oyuncu bence bunda şüphe duymuyorum. Sağ açıkta ve de 10 numara mevkisinde görev yapıyor.

Diğerleri

Serdar Özkan, Mehmet Batdal, Ali Turan, Musa Çağıran ve Çağlar Birinci 50 maçlık maratonda yedek kulübesini mesken edecek adamlar.


YARIN DA ANADOLU TAKIMLARININ TRANSFERLERİ HAKKINDA YORUMLAR YAZACAĞIM GÖRÜŞMEK ÜZERE...

Emre Conbilisi

Israrla hala itici..

Aykut'un Egosu Kocamaaan Kocamaaan Kocamaaan



Aykut Kocaman'ın kişisel hayranıyım. Adam gibi adam diye bilirdim, diyebilirdim ki adamlığı kocaman. Kelime esprilerini de sevmeyen biriyim üstelik. Düşün halimizi.

Değil Türkiye, dünya futbol tarihinde eşi benzeri olmayan oyunlarla mücadele eden bir şovalyeydi esasen. Daha futbolculuğunun demlerinde sırf rakibi tebrik etti diye can-ı gönülden sevdiği bir takımdan uzaklaştırılan, sürgün yiyen bir silahşor...

http://1.bp.blogspot.com/_ReBn96WcpGg/Sl22_0oqmpI/AAAAAAAABvw/R2SJdbbqlMA/s400/aykut-kocaman-1911-ic1.jpg

Sonrası Güngören destanı. Kimsesiz, parasız, inançsız İstanbulspor'la; dönemin kurtlarına karşı mücadele etmek... Haftalar boyunca yenilmeden üstelik...

İstanbulspor'un maç yaptığı Güngören Yahya Baş stadı, taraftarsız rakibi fırsat bilen deplasman cengaveri Konyaspor akınına uğrar bir maçta... Konyaspor bir gol atar, yan hakem ve orta hakem birbirlerine bakmadan karar verirler: Ofsayt. Ancak Konyaspor taraftarları sahaya "yağar". Akın akın sandalyeler yabancı kesici delici bölücü bilimum maddeler... Akabinde çalan düdükler bir daha çalar. Gol verilmiştir. Aykut Kocaman isyanlardadır. Lanetler okur.

Bir sonraki hafta "hayat devam ediyor" düsturuyla tekrar o sahadadır.

Konyaspor'un başına geçer. Anelka'dan elle bilekle gol yer, bırakıyorum der. Bir sonraki hafta gene Konyaspor apoletlidir.

En akabinde, Melih Gökçek'in askeri olur. Herkes için şaşılacak bir durumdur. Taraftarsız belediye takımı ve Aykut Kocaman. Hayatının en zor dönemini yaşar, ırkçı iddialarıyla sarsılır; adam kayırdığı öne sürülür; önyargılı olduğu söylenir. Son sezonun bir öncesinde sekiz maçı peş peşe kazanamaz. Ve ayrılır.

Bir sonraki sezon ise, yeniden döner. Arkalarından tonlarca laf ettiği Gökçek sülalesiyle, bir daha el sıkışır. Son sıkıştır bu, son gülüşlerdir artık, birinci adamlığın son demleridir. Sezon sonu "Aykut kaçar".

http://www.ajansspor.com/resim/aykutkocaman_ankaraimza.jpg

Fenerbahçe ile anlaşır, o kıymetlisine döner. Menajerdir. Bu açıdan güzel bir gelişmedir ancak devamı, bir takipçisi olarak benim bile hayli canımı sıkmıştır. Romantik şovalye, ağzından hırs suları aka aka saldırır Daum'a. Üstelik kaçak güreşmektedir.

Aziz Yıldırım'ın, hikayenin başında "fakir ama gururlu delikanlıyı kovan patron"un, oyununa ortak olur... Bir emekçiyi yıpratmak için her şeyi yapar ve en nihayetinde Oyak Bank'a nazire yaparcasına "iyiler her zaman kazanmıyor" der. Kendi başına gelmiştir, bilir. İyi biri olup kaybetmek ne demektir Hocam, o duyguyu Daum hissediyor şu an; ya siz?

Rahat uyuyabiliyor musunuz?

Şampiyonsunuz, ciddiyim!

  İnanmazlar şimdi. Evlerine gitmeden neler olup bittiğini anlamayacaklar, eve gittiklerinde ise nahoş bir tat kalacak bünyede böle ekşimsi.. Gece bile kabus ''bu arada ankaradan bi basket haberi var doğru mu? doğrumuuu?'' neyse ki uyanılır. Sabah kalkıldığın da ise kontrpiye de kalmak, -yaa dün biz şampiyon olmuşmuyduk? :) evet oldunuz..  peki tebrikler Fenerbahçe... yada tebrikler Ülker, evet kötüyüm doğru :)

Her halükarda yanacaktı zaten!









İşi şansa bırakmamak bu olsa gerek :)

İyilerin günü akabinde 'Revolution'


  Çok değil üç hafta önce Beşiktaş'ı kazma, kürek,  tokat, küfür ile bezdire bezdire yenmişlerdi. Döve döve yendik tabiri uygulamalı olarak mecazi anlamını yitiriyordu bu sefer. Kötüler kazanmak için her yolu deniyorlardı. Başarmışlardı. Kutlama bile yaptılar maçtan sonra, şampiyonluk kutlamasıydı bu.


  Sezon başından beri çirkinliklerini izledik. Agresif oyun stratejisini kazanmak için her yol mübah felsefesi ile harmanlayınca illegal bir sistem oluştu. Ne yazık ki işliyordu da bu sistem. Hemde tıkır tıkır. Kadıköy de herkesi rencide ettiler. Rencide ede ede yendiler. Küfürlerinin kameralarda fark edildiğini bile bile bunu sürdürdüler. Yetmedi kendi takım arkadaşlarını da saha içinde hatalarından dolayı rencide ettiler, bu kimi zaman küfürle, kimi zaman el kol hareketi ile oldu. Zor durumdaki arkadaşlarını sahiplenmek yerine bu damı kaçar diyen seyircinin yanında oldular. Orada seyirci gibi onlarda düşene tekme vurdular. Hep güçlünün yanında oldular. Gol attıktan sonra en yakınındaki futbolcu ile bunu paylaşabilecekken gol atanın yanında olma popülizmini seçtiler.Bunlar hep işin kolayıydı.



  Guiza'yı soktukları psikolojiyi uzun yıllar unutamayacağım. Alex gibi bir oyuncu bile gol kaçıran bu oyuncuya maç esnasında hedef gösterircesine kollarını açıyorsa bir şey demek kifayetsiz aslında. 




 Üzülüyorum çünkü bunca zaman yaptıklarının yanlış olduğunu idrak edecekler. Üzülüyorum  çünkü bu illegal yolu bir daha asla denemeyecekler. Üzülüyorum çünkü bu sefer rakibe saygı duymayı öğrenecekler. Üzülüyorum çünkü skorun fairplay dan asla büyük olmadığını da öğrenecekler. Üzülüyorum çünkü şimdi korkulacak bir rakip oldular. Şampiyon olsalardı bu onları 10 sene geriye atacaktı. 






   Gelelim esas oğlana. Bursaspor. Aslında şimdi onların bize ihtiyaçları yok. Onları buraya gelen süreçte değilde şimdi ilgi göstereceklerdir. Bilindiği üzre her zaman her yerde güçlünün yanında yeterince kitle mevcuttur. Bu Bursaspor için kesinlikle bir devrimdir. Bursaspor bir daha asla ikinci lige düşmeyecektir mesela. Çıta hep yüksek tutulacak başarısızlıkta muhalif kesimin daha gür ses çıkartacağı için özgüvenleri hep diri tutulacaktır. Anadolu için bir devrim demek için kesin konuşamayız diye düşünüyorum. Bunu zaman gösterecek. Kanımca elbetteki diğer anadolu kuluplerini cesaretlendireceklerdir ama en önemlisi Trabzon'u uyandırmışlardır. Asıl Trabzonspor'u eski günlerine döndürmek bir ihtilal olacaktır. Anadolu'dan bir şampiyon çıktı ama bunun Trabzonspor sayesinde başarılması onların misyonunun devamı niteliğindedir. Anadoluda bir rekabet başlamıştır. İşte bu bizi heyecanlandırmalı.  Bugün bir devrimin başlangıcı değil, devrimin başlangıcının başlaması ihtimalidir bizi mutlu kılan. Kendimizi dizginlersek bir devrime şahit olabiliriz çünkü. Şampiyonlar liginin en az 3 maçının Bursa'da oynanması da tuzu biberi. Follow Bursa...

Kör Topal Dövüş

* Bu hafta herkesin "ilk gol" atacağı tuttu, önce Nihat sonra Tita bugün de Topuz...

* Kadıköy Topuz diye inlese geyiği son buldu, Ankara'dan yükseldi Topuz sesleri. [ bu geyiği de ilk ve son defa yaptım sayın ]

* Ankaragücü'nde Broggi ve şike söylentileri tartışılırken, ilk 20 dakikada kart görecek mi diye beklenen Broggi'ye inat, Ümit Özat tribüne yollandı... Ama aklımda kalan bir soru oldu ki, Müftüoğlu kaç kişiyi sırf küfretti diye tribüne yollamış?

* Tabii bir de Hürriyet, kaç kez gol attın beş kez şut çektiğin orta saha çizgisinden? Ben bir tane hatırlıyorum, o da şimdiki kalecin Serkan'a, bugünkü statta yerin buzla kaplanmış olmasından faydalanıp attığın gol... Başka ?

Ankaragücü ilk kez yenildi* İlhan Parlak gibi cılız oğlanı Bilica ve Lugano'nun arasına atmak, bariz intihar taktiği... Ümit Özat bütün hafta bunun için mi çalıştırmış takımı? Hayır şaka maka sağlam da dayak yedi çocukcağız...

* Lemerre kanatları kullanırken, Ümit Özat tam bir Türk direktör olarak şişirme top denedi, başaramadı. Sonra Avrupa'da takım yöneten teknik direktörümüz olmayınca...

* Ankara - Bursa kardeştir, bölücüler kalleştir. Aha Diyarbakır düştü (serbest çağrışım oldu kimse alınganlık göstermesin)

* Vassell iyileşmese daha iyiymiş.

* Koray'daki hırs Serkan'da olsa çimi yemezdi, o toplar çıkardı dışarı...

Rothen'den iddialara yanıt* Geremi, Broggi, Rothen, Sapara ve Rajnoch şimdiye kadar izlediğim en uyumlu beş yabancı oldu. Hiçbirisi sırıtmadı. Rothen gol atsa iyiydi gerçi..

* Emre Belözoğlu'nun hareketleri ne kadar yapmacıksa, Ümit Özat'ın hırsı da o kadar yapmacıktı...

* Lugano'nun maçları 90 dakika tamamlaması, şaşırtıcı bir olay; futbol da mucizelerle dolu değil mi zaten?

* Cristian itici olmadığı maçlarda iyi oynuyor.

* Bilica'nın her tartışma esnasında rakibini ensesinden okşayarak iteleme hareketini seven bir Fenerli var mı acaba?

* Bilica'nın hayatının maçıydı ayrıca...

* 70. dakikaya kadar oyuna forvet almıyorsan, karşı takım kendi kalesine atsın diye beklersin.

* Tabii bu arada, tanıştırayım; bu golleri yiyen adam, Milli Takım'ın üçüncü kalecisi... Ufuk Ceylan, gör bu adamı da hırslan...

* Trabzon Fener'e, Fener Ankaragücü'ne, Ankaragücü Trabzon'a... Beşiktaş - Galatasaray - Fenerbahçe üçlüsü gibi oldular, üstelik son hafta Fenerbahçe - Trabzon maçı var!

Süper Mario Cafer'den Bugüne

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBPF3nBC0F2ThTXThSHLC4CHRI9T9n_Fd6yISt-Y9gAEVBWXeIXqDhTXauOqJ1lv_vV24ZyXIzw6YhyX6XS9sxVPWDmjG6VeAjHXZhzuE9N9T3Le-C7KpMThd103qEQpptPB_jqtBGcJc/s320/CAFER.jpg

Ankaragücü'nün oyuncuları bir zamanlar bilhassa Süper Lig'in çirkefleri arasından seçilirdi. 80 adam getirilir, 10 adam yollanırdı sürekli bir sirkülasyon olurdu. İşte bu sirkülasyonda, Ersun Yanal'lı Ankaragücü'nde bile forma şansı bulabilen bir adam vardı; Cafer Aydın!

Cafer Ankaragücü'nün bir maçında top ağlara gidince bir forvet oyuncusu olmasına karşın koşa koşa gidip yan ağları kramponuyla deler. Maçın hakemine de topun yandan girdiğini söyler Ankaragücü ekibi ve gol iptal edilir...

Maçtan sonra kameralarca Cafer'in ayağıyla ağları deldiği tespit edilir ve Cafer'e beş maç, maçın hakemine de üç hafta ceza verilir.

İşte o maçın hakemi, Erman Toroğlu'ydu...

Buradan Hüseyin Göçek'in gelecekteki televizyon kariyerine dair bir şeyler canlanabiliyor gözümüzde sanırım...

Galatasaray-0-1-Fenerbahçe.


Tarihe not: Galatasatay'ın 2009-2010 sezonunda ligden koptuğu, 2010-2011 sezonu Uefa Avrupa Ligi'ne gidebilme hesaplarının başladığı maç oldu.

En ciddi anket Galatasaray dedi!



Şans oyunları platformu bilyoner.com'un 81 ilde 1 milyon kişilik bir katılım ile yaptırdığı ankette her 100 kişiden 35'i Galatasaray'lı, 33'ü Fenerbahçe'li, 20'si Beşiktaş'lı, 4'ü ise Trabzonsporlu çıktı. Diğer yüzde 8'lik bölüm ise diğer anadolu kuluplerinin taraftarlarınca paylaşıldı. İstanbul ve Ankara'da Fenerbahçe taraftarı İzmir, Adana ve Bursa'da ise Galatasaray taraftarı en fazla taraftar toplulukları olarak kümelenmiş durumda. Ankete göre Türkiyenin 51 ilinde Galatasaray taraftarı, 29 ilinde Fenerbahçe taraftarı, 1 ilinde ise Trabzon taraftarı çoğunlukta. Aslına bakarsanız eğey yakın oranlar Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki bu fark. Bir Galatasaray taraftarı olarak ezeli rakibimiz Fenerbahçe'nin biraz önünde olsakta çoğunluk olarak, yinede benzer sayıda kitlelere sahip olmamız beni gerçek bir rakibimiz olması adına sevindiriyor. Her ne kadar farkında olmasakta, aslında çokta rastlanılmış bir şey değil dünya üzerinde. Tam manasıyla zıt kardeşler.. (Fenerbahçe'li olsaydım bu haberi verirmiydim oda ayrı bi konu.)
Büyük iller dağılımı
İstanbul: %36 FB %34 GS %21 BJK
Ankara: %34 FB %33 GS %22 BJK
İzmir: %37 GS %32 FB %18 BJK
Bursa: %34 GS %28 FB %20 BJK
Adana: %39 GS %24 FB %20 BJK
Kırmızı bölümler GS, maviler FB.. AKP ile CHP gibim olmuşlar aynı..

Çempiyıns Beşiktaş, bir çempiyıns'ta Hido'lu Orlando!

  
   Galatasaray'ın Beşiktaş'ı 4-2 yendiği ilk yarının(kısmen) son maçından sonra lige ara verilmişti. Ve Beşiktaş'ın liderle arasındaki puan farkı 6 ya çıkmıştı. Yapılan yorumlarda elbetteki her zamanki gibi skora yönelik olarak yapılmış, eleştiri dozajıda yüksekti. Şampiyonluğa erken havlu attığından tutunda, Denizli'nin gönderilmesi gerektiğine kadar.  Bir devre arasını nasıl geçirdiklerini siz tahmin edin artık. Fakat aslında bu şampiyonluktaki en büyük mihenk taşıda bu. Bir şeyleri başarırken muhakkak acı çekiliyor. Nitekim maçtan sonra şöle bi düşünmüştüm bir Galatasaraylı olarak. Bu galibiyet bize felaketi getirecekti ölede oldu. ve Beşiktaşın aldığı bu mağlubiyetinde onlar için ne kadar faydalı olduğu aklıma yer etmişti. Anlık şeyler bunlar, akıla girer ve çıkar. Tebrikler Beşiktaş. 
  Bu sene yaptığım tahminlerin çoğunluğu yanlış çıkmıştı. Ne tahminde bulunsam hep tersi oldu. Kendime güvenim bitmiş ve artık iddalı olmamam gerektiği konusunda hemfikirdim. İki gün öncede aşağıdada görülen postta sıralamanın tahminini yapmıştım. Ve hakkatende bu gerçekleşti. Ama o tahminler sallamaktan ziyade bir dialektiğin ürünü. Beşiktaşın şampiyonluğunu bilmek pek müneccinlik gerektirmezdi.Fakat Sivas, Trabzon sıralamasını bilmek geçmişi anımsamaktan geçiyordu öle de yaptım. Çünkü geçen sezon Sivas'ın bu yazgıda daha fazla acı çekmesi gerekmiyordu. Son iki maçta herşeylerini kaybetmişleri. Bu sefer böle olmayacağı belli gibiydi. Yenilse dahi Sivasın şampiyonlar ligi vizesi alacağı inancındaydım. Trabzonunda geçen maçtaki son dakikalarda gelen Bursaspor galibiyeti ile şans haklarını tüketmiş olacağını düşünmüştüm. Galatasaray'da zaten Uefayada gidemeseydi tam kahırlı bir sene olacaktı (sanki şimdi değilmiş gibi)
  Hakkatende sezon boyu iddaları tutturamasamda sezon sonunda iddalarımda duble yaptım. Biri futboldu diğeri ise Nba. Ve Hido'lu Orlando 4-2 ile Cleveland'ı geçti. Geçmiş Nba yorumlarımda Cleveland'ın buraya kadar hiç maç kaybetmeden geldiğini ve bir yenilgide eşşekten düşmüşe döneceklerini düşünmüştüm ve en son olarakta Cleveland'ın sahasındaki maçta Lebron'un son saniye basketiyle aldıkları maçtan sonra sölenenlerin aksine ibrenin tamamen Orlando'ya geçtiği inancındaydım. 4-2 yada 4-3 Orlando alır görüşündeydim.4-2 aldı Orlando akabindede Hido'ya şampiyonluk gözükte. Daha önce de bir final oynamıştı Hido ama o zamanlar bench oyuncusuydu ve pek süre alamıyordu. Şimdi ise baş aktörlerden. Kobe  Hidoya karşı. Başarılar Hido...

Pardon!.. Ben Şampiyon'a bakmıştım!


 Son haftalara kadar 6 takımın da amacı aynıydı. Hepsininde kendince sebebleri vardı kazanma arzusu adına ve 'benim daha çok kazanmam lazım' şevkleriyle beraber. Keza son düzlüğe de gelmiş bulunmaktayız. Biz nam-ı değer blog yazarlarına artık uzunca bir sürede malzeme yok. Olması muhtemel ve gerçekleşen transferler ve diğer seyrek anektodları yorumlamaktan başka. Biz gene şimdiki zamana gelip anımızı yaşayalım en iyisi, gelelim bugunkü müsabakalara anlayacağınız. Sadece Fenerbahçe için işler relax bugun, nitekim kimin ne olacağı belli değil. öle ya 3 takım şampiyon olabilecekken, 2 takım şampiyonlar ligine katılma mücadelesi verirken, gene 2 takımda uefa (avrupa ligi) için ter dökecek. Düşme hattında da 2 takımdan biri Bank Asyalara vuracak kendini. Kişisel yorumumca sıralama Beşiktaş, Sivasspor, Trabzonspor, Fenerbahçe, Galatasaray, Bursaspor olacağı ve düşen takımında Konyaspor olacağı inancındayım. Şunu bitirirken söylemek gerekirki sezon boyu süren bu yüksek adrenalin bize stres yüklesede, yinede güzel oldu bu değişkenlik göstermeye başlayan ligimiz. Her ne kadar gücümüz ecnevilere sökmesede hıncımızı birbirimizden fazlasıyla çıkardık. Hiç bitmeseydin Türkcellsüper lig...

Gene mi son viraj Denizli maçı tekerrürü, gene mi dram eyleyecek rabbim?

   Bir Galatasaray'lının en unutulmaz şampiyonluk aksiyonlarından biriydi  o seneki kazanılan. Başrollerde Denizlispor vardı. Ezeli/ebedi rakiple berabere kalıp bizi hem stresten öldüren hemde sevinçlere boğan o meşhur maç. (aynı reaksiyonları karşı tarafa da ters nüanslarla yapan maç aynı zamanda) O sene lider ile takipcisi arasında 2 puan vardı ve Denizlispor gene düşmemeye oynuyordu. Yani tekerrürlüğe herşey gene tıpatıp uyuyor. Bu sefer başrollerdeki esas oğlanlar değişik, en iyi yardımcı oyuncu rolünü Denizlispor kimseye kaptırmak niyetinde değil bu senede, o sene olduğu gibi. Galatasarayda figüran rolünde haliyle vizifesi icabı. Bu hafta ki belirleyiciliğinden sonra haftaya da bir başka senaryoya başrol eyleyecek. Ve bir unutulmaz maç daha yine  Denizlide tekrarlanır mı? ve akabinde bu coach Denizli'nin yüreğicağazına iner mi göreceğiz.(o sene Yusuf Şimşek'te Denizli'de oynuyordu. ve Fenerbahçenin  o haline çok üzüldüğünü sölemişti taa  o zamanlar...).. Bu arada bu sezon büyük bir heyecana sahne olan 4.lük yarışında  Fenerbahçe gene öne geçti.  Haftaya ki son durumu foto-finish hakemleride belirleyebilir. Bariyer dibinden belki Galatasaray alabilir elinden bu ünvanı, amma velakin alamasada 5. olarak uefaya gidiyor, bravo!!   

Gelenekçi Fener için sürralist bir denemeydi!


Ben daha doğmadıydım. Hoş doğmuş bulunanların bile hatırı sayılır bir kısmı tam olarak hatırlamıyor aslında. Sebat etmişler bunca sene göstermiyeceğiz size kupa yüzü dercesine. Orta yaş Fenerbahçe taraftarının yaşayamadığı bir duygu bu. Keza hiçbir takım tarafından sezon başında kazanılması için  tam manasıyla hedef konulmadığı çeyrek şampiyonluk baabındaki bu kupa, kazanılmaya kazanılmaya süper kupa kadar değerlendi ve arzulandı bu takım tarafından. Ve her geçen gün mutemadiyen artan istek ve arzuyla beraber. Diğer taraftada mutemadiyen den çok daha öte bir şevkle geçilen dalgalar (bknz: gs, bjk). Diğeceğim odurki  önsözü çok uzattıysamda kapanışım velhasıl kelam olsun, Fener kupayı gene alamadı. Tarihi bir farkla gene gerçeküstü denemesini sonlandıramadı. Sonuç 2-4

(P.S: Aslında bir Galatasaray yanlısı olarak bu şimdi için bir espri malzemesi olsada , gelecek sezonlar için hiçte iyi bir sonuç olmadı. Fenere radikal değişimler gerekti ve daha iyi bir sebep ve vesile olamazdı. Ve Bu yazgıyı bir Galatasaray maçıyla bitirme  gibi bir olasılıkta halihazırda duruyor.)   
[resim kaynak; footballove.com]

Türk el classico'cular yeniden, bu sefer dostça


  Utanç vermişlerdi bize. Ne derbi duymak istiyorduk nede şampiyonluk. Zaten ne başarı getirdiler nede seyir zevki. Halbuki ne de ümitlendirmişlerdi, Birde şu rezil finalleri yokmu. Eteklerindeki bütün marifetleri dökmüşlerdi, ama futbol dışı ne varsa olmak kaydıylaydı bu beceri. Ama fena bir süpriz yaptı bizim Türk el classicocular (nam-ı değer zıt kardeşler). Galatasaray ve Fenerbahçe 19 Mayısta bir dostluk maçı için fikir birliğine varmışlar. Evet bu harika bir haber, ve sıkı durun maç üstüne üstlük BJK İnönü stadında, seyirciler de eşit. Bu fikri kim ortaya attıysa, kim destek olduysa, kim olur dediyse sonsuz teşekkürler. Apaçık bir şekilde önce bizden, sonra birbirlerinden, en sonundada kendilerinden özür dileyecekler böylelikle. Artık dünya derbisi denmesinde bir mahsur yok...

Derbiden arta kalanlar!


   İkide bir paronayası yine gerçekleşti. Bi ara son kaç maçtır aynı skor ile Fenerbahçe yeniyor Beşiktaşı  diye araştırma yapmaya yeltendim ki vazcaydım, epeydir diyerek genelleyeyim dedim. Sanırım 2-1 tılsımı ve ikide bir esprileri dillendirilecek gene. Aslında çoğu insanın kafasında Fener bu maça yatacak, Beşiktaş'ta kupada kasmayacak nidaları esiyordu. Şahsen benim kafamdan da geçmedi değil, en azından bu kadar asılmaz Fener diye düşünüyordum, nedeni ise Beşiktaş  tersi durumda daha da kinlenir artı motivasyon ile Fener'in bu denli hasret kalıp istediği kupada muzaffer olmak adına diye. Ama tebrikler Fenerbahçe'ye. Bizim büyükler böle işte. Anadolu ilk defa temenni ve sevgiden de ilersine sahip şu aralar, oda onlara esen rüzgar. Bu ihtilal bu sene daha önce olmadığı kadar sert esiyor. Çokta sevindirici bi durum bu. Canı gönülden Sivas Şampiyon olmalıdır. Bu ileriye dönük bir kalite deklerasyonu olarak düşünülmeli. Ben kendi takımımı feda ediyorum bu durumda. Bu fazla oldu toparlan cimbom yerin bura değil. Kısa lafın uzunu Şampiyon Sivasspor.  (Hazır anadolu ihtilali demişken aradan çıkartayım, bir temenni afbuyurursanız '' Bu sene süperlige çık artık Boluspor. Şimdi değilse ne zaman'')

FENERİN KOCAMAN ÜMİTLERİ VARDI!


  Fenerbahçe bu sezon istikrarı bir türlü bırakmadı. Hala derbinin izleri geçmemişken bugun maç oynayacağını bile bilmezken, fener kulağımıza bir şey fısıldıyor aslında, 'ben türkiye kupasını istiyorum'. Aykut Kocaman'nın Ankaraspor'u  Fenerbahçe'yi 1- 0 yendi. Ama eminim ki soyunma odasına Aziz paşa yine girecek ve diyecek ki ' bu durumu, bu sezonu ancak ve ancak yıllardır alamadığımız Türkiye kupası paklar'. Birazda ciddiyet le ancak yinede tüm ipleri atmadan tabi. Nede olsa Sivas'tan gelmeyecek bir tur yerle bir olmak demek. Hatta Yıldırımın sevindiğini söyleseler bile inanırım bu mağlubiyete. Fenerbahçe geçen sene  Şampiyonlar liginde çeyrek final oynuyor ve bu sezon ise türkiye kupasına bileniyor (ve malum geleneksel Galatasaray maçlarına). Bu Fenerbahçelileri mutlu mesut edecekse ne ala. Amma velakin hedeflerdeki bu düşüşler ve kabullenmeler aslında ekonomide ki uzun dönemli küçülmeler gibi Fenerbahçe'yi de bir 5 yıl geriye götürmeye yetecek te artacak bile. Nostradamus değilim genede.  

DERBİ BİTTİ, ŞİMDİ BARCELONA SİVAS'A MI GİDECEK?


   Derbi kan revan. Rezillik diz boyunu çoktan geçti. Zaten oturaklıca düşünüldüğünde kim yenmeyi hakediyordu ki, bu maç için konuşmuyorum. İki takımında ''Türkiye'nin en tepesindeki iki takımından bahsediyoruz bide'' şu halleriyle, şu sıralamadan daha iyi bir durumu fizik kuralları bile istemiyordu. Maçta ki vatan millet sakarya hallerine gelince; sinirler gerilmiş ok! duygu patlaması yaşıyorsunuz ok! ligten koptunuz, şampiyonlar ligide hayal,prim yapamayacaksınız, bunlarda aklınıza geldi iyice gerildiniz futbolcular buda ok! peki siz milli takımda oynuyormusunuz yes! euro 2008 de yarı finalde biz sizleri birlik halde yan yana seyretmedik mi yes! peki biz sizi samimi ve kenetlenmiş bir şekilde milli takımda oynuyor görebilecekmiyiz artık no! milli takımda takım ayrımcılığı, gruplaşma yerine sizin milli takımda içten arkadaşlıklarınızı maalesef no! 
 Maç sonu  ise volkan yine bildiğimiz gibi.  Lise yılları akıllarına gelmiş milli oyuncular atta kalmamak adına ''ben sahada neysem dışarda da oyum'' ,  ''abi çekenler  bize ana avrat sövüyor'' gibi cahil  eğitimsiz laflar ağızlarından düşmüyor. Fiyakalı laf atmak elbette güzel ve etkileyici bir şeydir ( kimilerine göre)  fakat biraz sağına soluna bakıp irdeleyince lafların çoğunun boş, anlamsız ve yararsız olduğunu görürüz. Fakat eğitimli, eğitimsiz, zengin, fakir, cahil, profesör  milyonların günler haftalar öncesinden bu maçlara kafa yorduğunu ve bütün dikkatlerin kendilerinde olduğu bu futbolcu şahısları neden biraz kendilerini geliştirip sorumluluk almazlar. Milyonlara arkadaşlarını provoke ederler, suçlarlar, zor durumda bırakırlar. İnsanları dört ayaklılardan ayırt eden irade bu canım futbolcularda yok mu? Düşünceden eyleme dünüştürmek konusunda bu kadar hızlı reaksiyon göstereceklerine, biraz sağduyuyu örnek almalılar ya. Ya daha ne diyim yani. Şimdi gerçekten daha gerçek bir durum var, bir türlü kendimize inandıramıyorduk. Sivas şampiyon olur yada olmaz o ayrı konuda gerçek şu; abi Barcelona, ManU, Real Madrid  Liverpool... bunlar Sivas'ın yolunu tuttular bile!!!! 

ZIT KARDEŞLERİN KADERLERİ İLE İMTİHANI!


  Bu pazar malum derbi müsabakası var.  Herkes istatistiki ve form durumları ile ilgili teoriler geliştiredursun farklı bir perspektiften yararlanacağım şimdi. Galatasaray ile Fenerbahçe  zaten bu  sene aynı seviyelerde saçmalayıp durdular. Benzerlikleri Şampiyonlar ligi ön elemesinden itibaren başladı. Galatasaray Steau Bükreş ile 2-0 dan 2-2 yi bulurken aynı durum Partizan da da aynı işleyiş ve  skor ile tekrarlandı. Ve zaten ligte de birbirlerine nazire yaparcasına bu durum sürdü ve bu güne geldik.  İki takımda zaten şu an aynı puandalar. Tıpkı şampiyonluk sayıları gibi(17 'şer). Kendi kaderlerini tayin etmemek konusunda bir hayli ısrarcılar. Ne kadar çıkarlarını algılama biçimlerini farklılaştırarak çıksalarda bu maça ve bu kadar ilgi atfedilmesine rağmen yakışmazlarsa bunca beklentiye vay bizim zıt kardeşlerimize vay.. Ve nitekim bir gala beklentisi içinde ki biz futbolseverlere bu seneki alışılagelmiş hayal kırıklıklarını tekrarlarlarsa ve maç berabere biterse Rıdvan'ın da dediği gibi masaya oturup hangi futbolcuları göndereceklerini kararlaştırmalarından başka bir beklentimiz yok bu seneden gayri. Ama gerçeğin kendisinden daha gerçek bir durum var oda Galatasaray'ın Fenerbahçe hezimetlerini tersine yazgılamaya başlayacağı. Unutulmamalıdır ki aydınlığa en yakın an karanlığa en çok yaklaşıldığı zamandır felsefesi bu teorime yatsınabilir. Galatasaray sürekli farklı yenilgiler yaşayarak Fenere karşı kötü yazgılarını bitirdi. Bir beraberlik anlaşması çıkmazsa ve ertelenmesse bu yazgı, zihnimdeki tereddütleri bir dereceye kadar silerek ayrıcada sempatizanlığımı da unutmaya çalışarak  farklı bir Galatasaray galibiyeti görebiliriz diye düşünüyorum. 

AL SANA 'SAĞLAM' BİR BİLET SAYIN YILDIRIM!




   Yukarda görmüş olduğunuz manşet resim, dünkü uefa maçı sonrası Fenerbahçe resmi internet sitesinde açılış grafiğiydi Sayın yıldırımın  tam maç biter bitmez bunu siteye koydurması belkide tesadüftür. Kesinlikle öyle olduğuna eminiz. Ama şundan emin değiliz; istikrar abidesi Fenerbahçe bu gece Ertuğrul sağlamın ekibi Bursaspora öyle bir yenildiki Yıldırım artık biletleri elde kalırmı işte bunu kestiremiyoruz. İyiki varsın Fenerbahçe. Yine imdata yetiştin. Şimdi kapatın çenenizi.